Sevgiye Susamış Kalpler 82. Bölüm

 Merhaba arkadaşlar nasılsınız? Ben çok yorgunum açıkçası. Aranızda bilen biliyor, dedemle yaşıyorum ve bayramdan bu yana sürekli hastanelerdeyiz. Önce git gel yapıyorduk ancak sonrasında on günlük bir hastane yatışı söz konusu oldu. İş ev, hastane derken yazmaya fırsat bulamadım. Bu hafta bir bölüm daha yazım yayınlayacağım. Şimdilik bu bölümle idare edelim. Anlayışınız için teşekkür ederim. Lütfen sağlığınıza dikkat edin. Sağlık olmadan hiç bir şey olmuyor. En güzele emanetsiniz. 

***



Büyük bir kalabalık etraflarını sardığında genç kadın oldukça tedirgin olmuştu. Yine bir düğün ve yine bir konak macerası onları bekliyor gibiydi. Kucağında yeni doğmuş oğluyla üst balkondan aşağıdaki kalabalığı seyrediyordu. Çocuklarını dairesine hapsetmiş, kapısına da iki tane adam dikmişti. Kendisi ve aile üyeleri dışında odaya kimse girmeyecekti. Zeynep çocukların yanında onları oyalıyordu. Son olaylardan sonra Çisem güvenliği üst seviyeye çıkarmıştı. Kocasına konakta düğün yapmamalarını söylese de Hikmet Bey süre gelen geleneği bozmak istememişti. Hal böyle olunca da Azra’nın düğününde güvenlik daha da sıkı tutulmuştu.

“Ne yapıyorsun güzelim?” Çisem yanına gelen kocasının sorusuyla ona dönerek derin bir iç çekmişti. Erhan üzerindeki siyah takım elbiseyle oldukça şık görünüyordu. Bilmeyen biri onu damat sanabilirdi. Düşüncelerinin kaydığı yönü fark edince istem dışı kaşlarını çatmıştı.

“Ne oldu neden kaşların çatıldı?”

“Neden bu kadar şık giyindin? Gören sen damatsın sanacak.” Erhan şaşkınlıkla karısına bakarken Çisem’in gözlerini kaçırmasıyla yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirmişti.

“Hanım ağam kendi güzelliğinin farkında değil sanırım.”

“Ne güzelliği Erhan, şu halime bak çok kilo aldım!” diyen kadınla bu kez Erhan kaşlarını çatmıştı. Karısı yeni doğum yapmasına rağmen oldukça kilo vermişti. Üstelik sağlıklı beslendiği için fazla kilo da almamıştı. En fazla beş kilo fazlası vardı ki Erhan’a göre karısı kesinlikle kilo vermemeliydi.

“Bence kilo vermemelisin, böyle çok güzel görünüyorsun.”

“Ne yani önceden güzel değil miydim?” Çisem’in sorusuyla ne yapacağını şaşıran genç adam sessizleşmişti. Karısının lohusalığı hala devam ediyordu. Kucağındaki Cihan mırıldanınca karı kocanın bakışları bebeği bulmuştu. Bebeğin aralık gözleri etrafta dolaşırken Çisem eğilerek oğlunun alnına dudaklarını bastırmış mis gibi kokusunu içine çekmişti. Erhan da karısı gibi oğlunu öperken genç kadın gülümseyerek onu izliyordu. Küçücüktü… Tek koluna sığacak kadar minicikti.

“Ne zaman büyüyecek?”

“Zaman acımasız Erhan ağa, çocuklar çabuk büyüyor. Cihangir’i kucağıma aldığımı dün gibi hatırlıyorum, oğlum üç yaşını tamamlayacak. Cihan da çabuk büyüyecek Allah izin verirse.”

“İnşallah, sağlıkla büyüsünde…”

“İnşallah.” Aşağıdan yükselen davul sesleriyle genç kadının bakışları masada üzerinde balık model gelinlikle etrafa delici bakışlar atan Efsun’a takılmıştı. Genç kız o kadar memnuniyetsizdi ki tehdit vari bakışlar attığının farkında bile değildi.

“Şunun ifadesine bak Erhan, birazdan isyan çıkaracak.” Erhan karısının gösterdiği Efsun’a bakarken gülmeden edememişti. Geçen hafta imam nikahları oldu bittiye getirilmişti. Efsun kendini toparlayamadan Ali onu imamın karşısına oturtmuştu. Genç kız nikah kıyıldıktan sonra ne olduğunu anlayabilmişti. O kadar kalabalık bir ortam vardı ki genç kız kalabalık arasında birden kaybolmuştu. Her kafadan bir ses çıkıyordu ve Efsun o hengamede nikahı kabul etmişti.

“Ali’yi öldürecek. Öğrendiğime göre düğün istemiyormuş.”

“Ali düğün yapmadan durmazdı. Şu haline bak, müzik başladığından beri hiç oturmadı. Efsun birazdan kalkıp onu öldürecek.” İkili gülerken Efsun’un gerçekten ayaklandığını gören Çisem gözleri büyüyerek öne çıkmıştı.

“Erhan koş durdur onu!” Efsun kalabalığın arasından hızla ilerlerken davetliler kaçamak bakışlarla onu izliyordu. Genç kızın Ali’ye doğru değil de konağın merdivenlerine doğru ilerlediğini gördüklerinde kaşlar çatılmıştı. Onun hemen arkasındansa arkadaşı Asena onun peşine takılmıştı. Halayın başında olan diğer gelin dikkatleri kendi üzerine çekmeye çalışıyordu. Bir yandan da elinde olan Ali’ya uzaklaşan karısını işaret ediyordu. Ali gözlerini kısarak gözden kaybolana kadar karısının arkasından bakmıştı.

Efsun üst kata çıkarak odasına doğru hızla ilerliyordu. Düşündüğü tek şey kendini boğan gelinlikten kurtulmaktı.

“Efsun nereye?”

“Gel Asena, şu şeyden kurtulmak istiyorum. Biraz daha içinde durursam boğulacağım.”

“Saçmalama Efsun, bugün senin düğün günün. Nerede görülmüş gelinin gelinliğini düğünde çıkardığı?”

“Ben ilk olurum o zaman. Onlara söyledim, istemiyorum dedim.”

“Ayıplanacaksın. Kocanın yüzünü yere eğersin!”

“Kocam bana saygı duyacaktı. Bir kıyafetle kimsenin yüzü yere eğilmez.” Efsun’u ikna edemeyeceğini anlayan genç kız ona yardım etmeye karar vermişti. İkili odaya girdiğinde gelin ve damat için hazırlanan odayı gören ikili duraksamıştı.

“Vay canına, kim hazırladı odayı? Şunlara bak!” Asena muzip bir şekilde arkadaşına bakarken Efsun odanın süslenmiş haline bakıyordu.

“Hint dizisinde mi yaşıyoruz ne bu?” Efsun şaşkınlıkla odanın etrafına serpiştirilmiş gül yapraklarına bakıyordu. Yakılmayı bekleyen mumları görmek bile istemiyordu.

“Yalnız enişte romantik sanırım.” Efsun arkadaşına ters bir şekilde bakarak “Yerler onun romantikliğini, aklını mı kaçırdı bu adam. Şu mumları yaktığını düşünsene, yangın çıkar konakta.”

“Sus bakayım, sana odun demeye bile dilim varmıyor. O ürünün bir amacı var en azından. Sense sürekli bir isyan, bir şikayet. Bu gidişle dul kalacaksın.”

“Saçmalama Asena, farkında değil misin şu odanın halinin?”

“Elbette farkındayım ve çok beğendim.” Efsun sıkıntıyla elini saçlarına atarken arkadaşından yine onaylamaz bir laf işitmişti. Genç kız arkasını dönerek “Aç şu düğmeleri,” diye direttiğinde odanın kapısı açılmıştı. Bakışlar kapıdaki kişiye döndüğünde Efsun utançla bakışlarını kaçırmıştı.

“Efsun, kızım ne yapıyorsun?” Sevim Hanım endişeli bir şekilde gelinine bakarken Efsun kadına ne cevap vereceğini düşünüyordu.

“Gel Sevim teyze, senin bu manyak gelinin gelinliği çıkarmak istiyor.” Sevim hanım mahcup bir şekilde gözlerini kaçıran genç kıza hafif gülümseyerek bakmıştı.

“Bunalttı seni değil mi?” Efsun kadının sorusuyla hızla başını kaldırmıştı. Yaşlı kadının anlayışla kendisine baktığını görünce içi rahatlasa da sessiz kalmaya devam etmişti. Bu durum onun karakterine tamamen ters bir durumdu. Ancak kadın öyle bir bakıyordu ki onu anladığını hissediyordu. Haksız da sayılmazdı. Sevim hanım karşısındaki kızda kendi gençliğini görüyordu. Tek duası zamanla kendisi gibi ezilmemesiydi.

“Ben özür dilerim ama bu gelinlik beni boğuyor. Bu eğlence bana göre değil, nefsim daralıyor. Kalabalık… Haddinden fazla kalabalık…” genç kız kalabalık içinde kendini yalnız hissetmişti.

“Tamam hadi şu üzerindekini çıkaralım,” diyen yaşlı kadınla iki genç kız şaşırmıştı.

“Gerçekten mi?” Sevim hanım Efsun’un arkasına geçerek düğmeleri çözmeye başlamıştı. Asena şaşkınlıkla kadına bakarken birden gülmeye başladı.

“Siz çok garipsiniz? O düğmelerle kaynanan değil, kocan uğraşmalıydı.”

“Çeneni kapat Asena, kocamı boşamamı sağlayacaksın. Resmen karambole geldim bu gelinliği giymem için.” Sonunda tüm düğmeleri açan kadın Efsun’a üzerini çıkarması için alan açmıştı. Efsun mahcup bir şekilde kadına dönerken dolabında uygun bir kıyafet olup olmadığını kontrol etmek istemişti.

“Ne giyeceksin? Aşağıya normal bir kıyafetle çıkamazsın.” Asena’nın sorusuyla Sevim Hanım kapıya yönelmişti.

“Birazdan geliyorum. Siz odaya kimseyi almayın.” Kapıyı kapatıp çıktığında iki arkadaş birbirine merakla bakmıştı.

“Senin bu kaynanan da manyak. Kim düğünde gelininin gelinliğini çıkarır? Ali eniştem kırılacak haberin olsun.” Efsun omzunu silkerken “Kiminle evlendiğini biliyor, beni bu şekilde kabul etti. Etmiyorsa yolu açık olsun,” dediğinde kapı yeniden aralanmış, Sevim Hanım elinde kıyafet koruyucusuyla odaya girmişti.

“Ben gelinliği çıkarmana yardım ettim, sende bu kıyafeti giyerek aşağıya ineceksin.” Efsun şüpheyle kadının elindeki koruyucuya bakarken Asena heyecanlanarak hızla kadının elindeki kıyafeti kılıfından çıkarmaya başlamıştı.



“Vay canına bu ne? Efsun bu çok güzel!” Sevim hanım kızın tepkilerine gülerken Efsun’un da Asena’dan farkı yoktu. Kaftan tarzında olan kıyafet göz kamaştırıyordu. Bordo renginde uzun işlemeli kıyafet herkesi büyüleyebilirdi.

“Ne dersin, bu kıyafette rahat edebilir misin?”

“Bu çok güzel Sevim anne, ben…”

“O zaman giyiyorsun!”

“Efsun şu işlemelere bak, bunları yapan kaldı mı ki? Bu kıyafeti nereden aldın Sevim teyze bende aynısından alacağım!” diyen kızla Sevim Hanım yeniden gülmüştü.

“Bu benim kınalığımdı!”

“Şaka! Ama yeni gibi duruyor. Kırk yıllık bir kınalık nasıl böyle durur?” Asena ve Efsun oldukça şaşkındı. Sevim hanım söylemese onun eski olduğunu asla anlamazlardı. Kıyafet o kadar iyi muhafaza edilmişti ki mağazadan yeni alınmış gibi duruyordu.

“Bunu kabul edemem!”

“Kabul edeceksin! Bu kıyafeti giyersen çok mutlu olurum. Tıpkı benim gibisin Efsun, sende kendi gençliğimi görüyordum. O kadar kaybolmuş gibi duruyorsun ki gözlerinden anlayabiliyorum. Bende senin gibi kaybolmuştum bu konağa ilk gelin geldiğimde. Ailem Hikmet’le evlenmemi istememişti. Bir başıma gelin geldim konağa. Senin ardından ben varım, kendini asla yalnız hissetme olur mu?  Ali oğlum olsa da sen benim kızımsın. Öncelik hep senin olacak.” Efsun kadının sözlerine duygulanırken yanağından akan yaşı hızla silmişti. Kadın genç kıza sarılırken “Hadi seni giydirelim, benim akılsız oğlumun aklını hepten alalım,” dediğinde iki kızda gülmüştü. Sevim hanım odaya göz atarken Efsun utanarak bakışlarını kaçırmıştı. Odanın romantik bir şekilde hazırlanmış olması genç kızı utandırmıştı. Kayınvalidesine böyle yakalanmak Efsun’u utandırmaya yetmişti.

“Alış kızım, Ali çocuklarımın arasında en planlayıcı olanıdır. Duygusaldır, sevdiğini hemen sahiplenir. Aileye düşkündür kızım. Konaktan ayrılmamasının en büyük nedeni aile hayatını sevmesi. Sürpriz yapmayı sever, buna alışmalısın. Onun davranışlarından utanma, bizler Ali’yi çok iyi biliyoruz. Sende anlayacaksın ne demek istediğimi.”

“Bu biraz fazla oldu sanki!” Eliyle odayı gösterirken yatağın üzerindeki renkli tüllere göz devirmişti. Sevim hanım gülerken başını iki yana salladı. Birkaç dakika sonra Efsun hazırlanıp aynanın karşısına geçtiğinde karşısındaki görüntüye inanamamıştı. Üstelik kıyafet göründüğü kadar ağır değildi. Sevim hanım ve Asena ona hayranlıkla bakarken kıvırcık saçlarını başının üzerinde bol bir şekilde topuz yaparak ensesinden aşağıya hafif salındırmıştı. Makyajına dokunmayan kız bir içim su olmuştu.

“Kıyafet sanki senin için dikilmiş gibi, tam oldu!” Asena arkadaşına ıslık çalarken Sevim Hanım da onu onaylarcasına başını sallamıştı.

“Hadi aşağıya inelim.” İkili kapıya yöneldiğinde odanın kapısı yeniden açılmıştı. Çisem gözleri parlayarak elinde tepsiyle odaya girerken Efsun ne odluğunu anlayamadan kendisini makyaj masasının pufuna otururken bulmuştu.

“Ne yapıyorsun?”

“Madem kaftanı giydin, kınanı da yakalım,” diyen genç kadın Efsun’un itiraz etmesine fırsat vermeden hızla kızın avucuna kına yakmış, tülle elini sarmıştı.

“Abla ne yapıyorsun?”

“Sus bakalım, annem istedi!” Sevim hanım etrafa bakınarak gözlerini kaçırmıştı. Kına yakmak istemeyen kızın kınası da bu şekilde yakılmış olmuştu. En azında gelinliği neden çıkardığını kınaya yoracaklardı. İnce düşünen kadın kalabalığın sorgulamasının önüne geçerken Efsun kadının yapmak istediğini anlayarak hafif gülümsemişti.

“Aşağı inelim o zaman.” Hep birlikte odadan çıkıp düğünün yapıldığı bahçeye inmeye başladıklarında gözler kıyafet değiştirmiş genç kıza takılmıştı. Hikmet bey karısının kıyafetini gelininin üzerine görünce kısa çaplı bir sarsıntı yaşarken Ali vurgun yemiş gibi gözlerini karısından alamıyordu.

“Efsun!” Ali hülyalı bir şekilde karısına doğru ilerlerken Çisem kocasına Ali’yi işaret ederek onu durdurmasını istemişti. Ali bu kafayla millete rezil olacak davranışlar sergileyebilirdi. Efsun gelin masasına Azra’nın yanına otururken Azra annesine dönerek “Aşk olsun anne ben istediğimde bana giydirmedin bunu!” diyerek şakalaşmak istemişti. Efsun onun ciddi olup olmadığını anlamak için büyük görümcesine bakarken Azra ona gülümseyerek “Bana olmazdı zaten, sana tam olmuş,” dedi. Efsun Ali’nin yanına oturmasıyla bakışları kısa bir an kocasına dönmüştü.

“Efsun!” Efsun oynayanları izlese de kendisine seslenen kocasına bakmadan “Efendim,” dediğinde Ali iç çekerek “Kaçırayım mı seni?” dediğinde Efsun şaşkınlıkla ona dönmüştü.

“Saçmalama Ali, ne kaçırması?”

“Çok güzel oldun, kimse seni böyle görsün istemiyorum. Bir tek bana güzel ol…” Efsun adamın sözleriyle utansa da başını dik tutarak halay çekenlere bakıyordu.

“Düğünü sen istedin.”

“Evet istedim. İyi ki de istedim.” Selcan hanım yerinden kalkarak torununun yanına doğru ilerlerken Efsun yerinden kalkarak ananesini yarı yolda karşılamıştı.

“Anane?”

“Yoruldum kızım, düğününü gördüm ya daha ne isterim. Torunum emin ellerde.” Efsun ananesinin duygusal haline dayanamayarak ona sıkıca sarılmıştı.

“Beni merak etme anane, ben başımın çaresine bakarım. Hep baktım.”

“Elbette bakarsın kızım. Ama yalnızlık Allah’a mahsustur, senin yuvanı kurmanı çok istiyordum. Allah gönlüne, gönlüme göre verdi. Çok şükür. Yuvanda mutlu ol kızım,” diyen kadınla genç kız geri çekilerek kadının elini öpmüştü.

“Hadi seni odana götüreyim, çok yorgun görünüyorsun. Üstelik seste çok var.” Genç kızın sözlerin duyan Sevim Hanım hemen öne atılmıştı.

“Kızım sen otur, ben ananeni odasına götürürüm. Senin ortadan kaybolman hoş olmaz.” Efsun kadına hak verirken düğünün bitmesi için dua etmeye başlamıştı.

Ali ve Engin o kadar mutluydu ki yarış halinde gibi sürekli halaya duruyorlardı. İki gelin kocalarını izlerken saatler sonra kalabalık bir bir dağılmaya başlamıştı. Azra ve Engin balayına çıktıktan sonra dönüşte Ankara’ya gidecekti. Bundan sonraki hayatlarını Ankara’da geçireceklerdi. Kardeşler düğün için toplansa da şüphesiz en merak edilen düğüne katılmayan iki büyük gelindi. Neden gelmedikleri dedikodu malzemesi olsa da Ahmet ve Erkan umursamamıştı. Babasının yanına oturan ikili düğünün tadını çıkarırken en küçük erkek kardeşlerinin de evlenmiş olması onları sevindiriyordu.

“Oğlum haber var mı?” Hikmet bey Erkan’a dönerek sormuştu.”

“Neyden baba?” Erkan o kadar dalmıştı ki oynayanları izlemeye babasının ne sorduğunu bile anlamamıştı.

“Menekşe ve torunumdan. Konuştunuz mu?” Erkan karısının adını duyunca yüzü asılmıştı. Sabah konuşmuştu. Bir saatlik bir uzaklıkta olan karısını alması için şoför göndermişti. Kendisi olanlardan sonra onu almaya gitmek istememişti. Ancak karısı yolladığı adamı geri göndererek düğüne gelmeyeceğini haber ettiğinde Erkan’da ipler kopmuştu. Bugün iki kardeşi birden evleniyordu ve gelin olarak o düğüne katılmak istememişti. Kendi bilirdi, nasılsa yakında hatasını anlayacaktı. Kendi gelmediği gibi oğlunu da göndermemişti.

“Yok baba, yarın gidip oğlumu alacağım, gelmek isterse kendi gelir ama oğlanı onun yanına bırakmayacağım.” Hikmet bey üzgün bir şekilde oğluna bakmıştı. İki evladının da evliliği çatırdıyordu ve bir baba olarak onun elinden bir şey gelmiyordu.

“Hayırlısı,” ağalar Hikmet beyi kutlarken aynı anda hem oğlunu hem de kızını evlendirdiği için ona imreniyorlardı.

“E Hikmet evde kaldı tek kız, onun var mı bir taliplisi?” Hikmet bey köşede yanındaki kızlarla gülerek konuşan Gül’e bakmıştı. Derin bir iç çekerken geride kalan kızının karısına ne kadar çok benzediğini düşünüyordu. Gül tıpkı Sevim hanımın gençliğine benziyordu.

“Gül’ü evlendirmeyeceğim. Bir süre daha dizimin dibinde oturacak.” Ağalar adama gülerken Hikmet bey de gülmüştü.

“Bu işler nasip işi Hikmet, en küçüğü evlendirdin, ablası evde. Kızına kusur ararlar sonra.”

“Kızımın kusuru yoktur. O da diğer kardeşleri gibi sevdiğini alacak.” Adamlar gülerken müzik değişince herkes alana bakmıştı. Engin Ege’li olduğu için zeybek çalarken genç adama birlikteki arkadaşları eşlik ediyordu. Askerler göz alıcı bir şekilde zeybek oynarken Azra yanında görümcesi onları izliyordu. Genç adam son dokunuşu yere yaparken karısının gözlerinin içine bakarak gülümsemişti.

Düğün sona erdiğinde Ali karısını alarak odasına çıkarken Engin ve Azra’da ailesi tarafından uğurlanmıştı. Konak saatler öncesindeki gürültüsünden uzak sessizliğe kavuşurken odalarına son çekilen Erhan ve Çisem olmuştu. İlk kez bir düğünü kazasız belasız atlattıklarını düşünürken gece yarısı gelen haberle konaktakiler yasa boğulmuştu.


***

Sizce kimden haber geldi? Düğünü de aradan çıkardık. Hadi hayırlısı!

Yorumlar

  1. Öncelikle bu süreçte uzun süre yaşayan biri olarak Allah yardımcınız olsun diyorum. Sonrada rabbimden dedenize sağlık ve şifa sizede güç kuvvet vermesini diliyorum. Kaleminize yüreğinize sağlık çok güzel bir bölümdü beklediğimize değdi. 🙏🏻❤️🥰

    YanıtlaSil
  2. Geçmiş olsun

    YanıtlaSil
  3. Çok geçmişler olsun. Güzel bir bölüm okuduk. Sevenler kavuştu sonunda. Gül için birinin ismi geçmiş miydi hiç hatırlamıyorum. Daha doğrusu ara verince varsa da unuttum. Bölüm sonundaki yas da muhtemelen Sevcan Halanın ölümü için. Kadının Efsun ile konuşmasından öyle hissettim. Emanet edip ölecek gibi. Ama keşke düğün gününde olmasaydı. Böyle mutlu bir günde ölümle sarsılmak ağır çünkü. Yeni bölümleri merakla bekliyorum. Ve Asena ya ne yazılacak onu.

    YanıtlaSil
  4. Gecmis olsun Allah şifa versin bölüm gine cok guzel di

    YanıtlaSil
  5. Geçmiş olsun

    YanıtlaSil
  6. Geçmiş olsun .Rabbim şifa versin.
    Sevim hanım gibi bir kayınvalidesi olmalı insanın.:⁠-⁠) Ali sonunda düğünü yaptı . Kardeşi Azra da mutlu .
    Umarım Azra ve engin e bir şey olmamıştır ya da aile yakınlarından birine

    YanıtlaSil
  7. Düğün sonunda oldu Ali yaptı ama gece Sevcan hala öldü bence 🥺Gül kiminle olacak çok merak ediyorum 😂Erkan ve Ahmet ayrılıyor iyi bari çocuğu yanına alacak olması çok iyi o iki manyak neler yapıp öğretir kim bilir 😡Emeğine sağlık harikaydı yazarım ♥️Çok geçmiş olsun

    YanıtlaSil
  8. Geçmiş olsun rabbim kolaylaştırsın inşallah.. kanaat imce Serkan anane vefat etti

    YanıtlaSil
  9. Çok geçmiş olsun. Rabbim şifa versin dedenize

    YanıtlaSil
  10. Selcan Hanım'a bir şey olmamıştır inşallah🥺🥺

    YanıtlaSil
  11. Geçmiş olsun.Rabbim tez vakitte şifa versin inşallah dedene

    YanıtlaSil
  12. Çok güzel bir bölümdü💖

    YanıtlaSil
  13. Geçmiş olsun, yeni bölümü sabırsızlıkla bekliyorum ellerine yüreğine sağlık

    YanıtlaSil
  14. Çok geçmiş olsun rabbim acil şifalar versin inşallah bence Selcan hala vefat etti gibi emeğine yüreğine sağlık güzel bölümdü

    YanıtlaSil
  15. Çok geçmiş olsun tekrardan ve bence selcan halaya bşrşey oldu emeğine sağlık güzel bir bölümdü

    YanıtlaSil
  16. Geçmiş olsun

    YanıtlaSil
  17. Geçmiş olsun bence zenginler kaza yaptı inşallah degildir

    YanıtlaSil
  18. Geçmiş olsun

    YanıtlaSil
  19. Eşimin tamamen bir yabancıya dönüşmesini ve beni ve çocukları terk etmesini izlediğimde neredeyse evliliğimi kaybediyordum. Bir baba ve koca olarak evliliğimi sürdürmek için elimden gelen her şeyi yaptığımı bilerek çok öfkeliydim. Yaşadığımız korkunç kavgalar beni travmatize etti ve bir erkek olarak düzgün çalışamadım. Onu bunu yapmaya iten şeyin ne olduğunu bulmaya çalışmaya devam ettim ve bu da beni Dr. Isikolo ile iletişime geçirdi. Evliliğimi mahvetmek ve onu benden almak isteyen bir adamın büyük manipülasyonu altında olduğunu öğrendiğimde şaşırdım. Dr. Isikolo araya girmek ve sorunu çözmek zorunda kaldı ve böylece onun üzerinde kullandıkları karanlık büyü tılsımının pençelerinden kurtulmasını sağladı. Dr. Isikolo'nun yardımıyla ailemi tekrar bir araya getirebildiğimi bilmek bana mutluluk veriyor ve ona sonsuza dek minnettarım. E-postası: isikolosolutionhome@gmail.com veya ona +2348133261196 numaralı WhatsApp'tan mesaj atabilirsiniz.

    YanıtlaSil
  20. Aysel geçmiş olsun bence amcalara birşey oldu

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Teşekkür ederim...