Merhaba arkadaşlar, yeni bölümle geldim. Oldukça keyif aldığım bir bölüm oldu. Umarım sizde okurken keyif alırsınız. Bölüm sonu yorumlarınızı bekliyorum...
****
Genç kadın iyice bunalmış bir şekilde etrafına bakınırken yeni doğum yapmış biri olarak bu kadar kalabalığı sindiremiyordu. Yorgundu ancak odaya giren çıkan belli olmadığı için dinlenemiyordu. Üstelik bebeğini doğru düzgün kucağına bile alamamıştı. İlk doğduğu anlar hariç gelen giden bebeği kucaktan kucağa çeviriyorlardı.
“Erhan!” genç kadın kardeşiyle konuşan kocasına seslenirken Erhan dönerek genç kadına bakmıştı. Gözleri o kadar yorgun bakıyordu ki düşüncesizliğine kızmaya başlamıştı. Karısı yeni doğum yapmıştı ve o baba olma heyecanıyla karısının yorgun olabileceğini unutmuştu.
“Hayatım?”
“Erhan gitsinler, dayanamıyorum artık. Oğlumu elden ele dolaştırmasınlar artık. Bebek hasta olacak,” dediğinde Erhan yutkunarak nemli mavi gözlere bakmıştı. Karısı acı çekiyordu ve o hiçbir şey yapmıyordu.
“Hadi herkes dışarı, anne bebeği emzirecek. Hem yeni doğum yapmış kadının odası bu kadar dolu olur mu? Çıkın dışarı artık, kimseyi burada görmeyeceğim.” Erhan konuşamadan olaya odaya yeni giren Sevim Hanım el atmıştı. Kaşları çatılı bir şekilde çocuklarına ve onların eşlerine bakmıştı.
“Ama anne…”
“Kime diyorum, gittim geldim hala buradasınız. Hiç mi düşünceniz yok bu kadın lohusa dinlenmesi lazım diye. Hem el kadar bebek öyle elden ele dolaşır mı? Mikrop kaptıracaksınız. Çıkın bakayım,” Sevim Hanım odadakileri kışkışlarken Erhan annesine hayranlıkla bakıyordu.
“Anam…”
“Sende dışarı Erhan, karın burada acı çekiyor siz laklak peşindesiniz. Git diğer çocuklarınla ilgilen. Gelinimle ben ilgilenirim.”
“Ama ana…”
“Bana ana deyip durma. Servet baban seni soruyordu. Bak bakalım bir arzusu var mı? Onca yoldan geldiler sen doğru düzgün ilgilenmedin bile.” Erhan mahcup bir şekilde karısına bakarken Çisem gülümseyerek gitmesini işaret etmişti. Odaya Sevim hanımdan sonra Ayşem Hanım ve yeğeni Ayşem girmişti. Erhan’ı gören genç kız onunla birlikte dışarı çıkarken aklındaki şüpheleri dile getirmeden duramamıştı.
“Erhan enişte şu doktoru araştırmalısınız. Halam normal doğum için uygundu, en tecrübesiz ebe bile bunu bilir. Ama ısrarla sezaryen yapmak istedi. Eğer diğer hastalarla da aynı şekilde ilgileniyorsa hastanenizde cellat var demektir. Sezaryenin anneye verdiği zararı bilmesine rağmen ısrar etmesi çok şüpheli.”
“Emin misin?”
“Enişte yıllardır stajyerliğimde dahil ebelik yapıyorum. Birçok kadının doğum yapmasına yardım ettim. Bugün olanlar tamamen ihmaldi.” Ayşem ebelik mezunuydu ve şu anda kadın doğum doktoru olmak için yeniden üniversiteye başlamıştı. Babasından aldığı zekasıyla bugün olanları anlamamasına imkân yoktu. O doktor bilerek hastalarını kesiyordu.
“Araştıracağım. Halana yardım ettiğin için teşekkür ederim.”
“Onlar benim ailem, geç bulduğum ailem… Elimden geldiğince onların yanında olacağım enişte. Ayrıca bana bir hediye verirsin artık değil mi? Ne de olsa kuzenimin ebesiyim,” dediğinde Erhan gülmüştü.
“Ne istersen? Elimden geliyorsa her istediğini yaparım.”
“Benim düşünmem lazım. Daha Asaf eniştemden ne isteyeceğimi düşünmedim.” Erhan gülerek kolunu kızın omzuna atmıştı. Karşılarından gelen Serdar onları görünce kaşlarını çatarken Erhan homurdanarak “Bizim damat adayı kıskandı,” dediğinde Ayşem utanmıştı.
“Çisem abla nasıl oldu?”
“Geç kaldı yine,” Ayşem gülümseyerek genç adama bakarken Serdar homurdanarak “Eminim halletmişsindir,” dedi.
“Burada olmam benim suçum değil, iki etti. Halamı ikinci kez ben doğurttum,” dediğinde Serdar gülmeden edememişti.
“İlerde mesleğimi elimden almandan korkuyorum küçük hanım, korkmalı mıyım?”
“Bence sen başka şeylerden kork. Hadi gidelim halam bebeği emziriyordu.”
“Sen geç Ayşem ben Erhan abiyle biraz konuşayım. Sonra gelirim.” Çisem’e mahremiyet sağlamak isteyen genç adam Erhan’la birlikte koridorda ilerlemeye başlamıştı.
“Doktor ne dedi, bir sıkıntı çıktı mı? Son aylarına kadar gayet sağlıklı gebelik geçiriyordu Çisem abla. Bir sorun olmadı değil mi?”
“Çok şükür ikisi de iyi,” diyen adam gelen asansöre binerek aşağıya inmişlerdi. Hastanenin önü ana baba günü gibi kalabalıktı. Ağalarının oğlu olmuştu, kolay mı? Hastanenin bahçesinde uygun bulunan yere çadır kurulmuş, ağalar orada ağırlanmıştı. Konağa geçmek için henüz erkendi.
“Baba,” Narin koşarak babasının bacaklarına sarılırken Erhan eğilerek kızını kucağına almıştı.
“Kızım, neden tek başına dolaşıyorsun?”
“Tek başına değilim ki? Sadık eniştem yanımda. Bana dondurma aldı,” dedi. Erhan birkaç adım ileride duran adama minnetle bakarken Sadık başını sallayarak yanlarına yaklaşmıştı.
“Eyvallah Sadık, bu hengamede çocukları unuttuk.”
“Lafı mı olur abi, onlar benimde yeğenim. Hem Naz gelince eve geçeceğiz. Çocukları sen merak etme, hanım ağayla ilgilen.”
“Hanım ağan yakında beni kovacak, çok yoruldu dinlenemedi bir türlü.”
“Haklı kadın abi, doğum yaptı daha gözünü kapayıp dinlenemedi. Çok kalabalık. Ben dağıtmak istedim ama Hikmet baba seni görmeden gitmeyeceklerini söyledi. Onları ancak sen dağıtabilirsin. Konakta kazanlar kuruldu, fakire fukaraya para da dağıtıldı. En son meydanda kurban kesilecekti. Herkes sizin adınıza çok mutlu abi. Üstelik erkek çocuk olması onları ayrı bir mutlu etti.
“Farkındayım Sadık, ama kimseye kızımı yedirmem. Ne kızımı ne Cihangir’i. Onların hakkı her zaman gözetilecek. Olurda bana bir şey olursa sana vasiyetim olsun Sadık. Önceliğin her zaman Cihangir ve Araf olacak!” dediğinde Sadık şaşırmıştı. Elbette Cihangir’in Erhan abisinin gerçek oğlu olmadığını bilen sayılı kişilerden biriydi. Aile üyeleri hariç kimse Cihangir’in Çisem’in ilk evliliğinden olduğunu doğru düzgün bilmiyordu.
“Ama ağam…”
“Sana dediğimi yap. Çocuklarımın arasında ayrım yapıldığını görürsem, ya da sen görürsen bana haber vereceksin. Buna asla izin vermem.”
“Emrin olur abi, her zaman yeğenlerimin yanında olacağım.”
“Birde Araf var. Gürsel oğluna iyi bakacaktır. Ancak senin de Adem’in de gözü hep çocukların üzerinde olacak.” Konuşmayı duyan Asaf tek kaşını kaldırarak konuşmuştu.
“Ne o abi, sadece senin çocuklara mı göz kulak olacaklar? Benim yavrum ne olacak?” Asaf’ın şakacı ses tonu Erhan’ı güldürmüştü.
“Senin evladın burada yaşamıyor. Kaldı ki onun için bir tehlike yok. Tabi ağalığı almayı düşünüyorsan o ayrı.” Asaf hemen ellerini yukarı kaldırarak itiraz etmişti.
“Aman kalsın, ben ağalık falan istemiyorum. Hadi senin çocukları anladım, Araf ne alaka?”
“Araf kim Asaf?” Erhan tek kaşını kaldırarak kardeşine bakmıştı. Asaf bir süre duraksadıktan sonra yutkunmuştu. Araf Evin’in ilk evliliğindendi ve eski kocasının ailesi onu almak için elinden geleni yapacaktı. Üstelik özel durumuna rağmen Araf onların tek erkek torunuydu. Diğer kardeşlerin erkek çocukları olmamıştı. Dolayısıyla kıymetliydi.
“Anladım, benimde gözüm üzerlerinde olacak.”
“Gürsel’den haber var mı? Ne zaman gelecekler?”
“Onlara dokunma abi, ne de olsa güç bela balayına çıktılar,” dediğinde iki adamda gülmüştü.
“Ben anlamam kardeşim de olsa damat pozisyonunda Evin bizim kıymetlimiz, üzerse üzerim.”
“Anladık, hadi babamların yanına gidelim. Gel bakalım amcasının prensesi.” Narin’e uzanan genç adam onu abisinin kucağından alırken Erhan Sadık’a dönmüştü.
“Seni de üzerim Sadık, kardeşimi üzeyim deme.” Sadık gülümseyerek başını eğmişti.
“Naz başımın tacı abi, elbet üzüleceğimiz günler olacak. Ama birlikte üstesinden geleceğiz.” İkili büyüklerin olduğu çadıra doğru ilerlerken Erhan ortada koşturan Cihangir’e bakarak iç çekmişti. Daha altı aylıktı onu kucağına ilk aldığında. Şimdiyse etrafta dolanıp gülücükler saçıyordu. Peltek konuşmasıyla ona ‘baba’ diyordu.
“Oğlum!” Cihangir dedesinin elindeki tespihe uzanırken babasının seslenmesiyle dönerek ona bakmıştı. Dengesini saplayamayarak poposunun üzerine düşerken eksik dişleriyle gülüyordu. Ağzından akan salyasıyla o kadar sevimli görünüyordu ki Erhan birkaç adımda yanına vararak onu kucağına alıp eliyle salyalarını silmişti.
“Baba kusura bakma sizinle de ilgilenemedik. Var mı bir arzunuz?”
“Sen kızımla ilgilen kafi oğlum. Biz nasılsa buradayız. Kızım nasıl oldu?”
“Şükür, ikisi de iyi. Oda kalabalık olunca annem bizi kovaladı.”
“İyi yaptı, çok bile kaldınız o odada. Hadi çık şunların karşısına da gönder. Yoksa burası daha da kalabalık olacak. Çok gürültü var, diğer hastaların hakkına giriyoruz.” Erhan kucağında oğluyla gelenlere teşekkür edip konakta ağırlayacaklarını bildirirken hastaneyi boşaltmalarını istemişti. Tebrikleri alan genç adam bir bir uzaklaşan insanların ardından kısa bir bakış atarak yeniden iki babasına bakmıştı.
“Yemek yediniz mi baba, istetelim mi bir şeyler?”
“Sen bizi düşünme evladım, biz yedik. Ama çocukları eve göndermelisin. Burası onlar için uygun değil.”
“Biliyorum, Sadık ve Naz birazdan onları götürecek.” Bir süre büyükleriyle ilgilenen genç adam diğer işlerle ilgilenmek için çocukları Sadık’a emanet ederek hastaneye girmişti.
***
“Anne çok yorgunum, biraz dinlensem.” Çisem gözlerini yarıya kapamış bir şekilde mırıldanmıştı.
“Uyu kızım sen biz buradayız. Ah şu düşüncesiz çocuklar. Nasılda doluştular…”
“Onlara da hak ver dünürüm. Aileye yeni bir bebek geldi. Heyecanlılardır.” Sevim hanım uyuyan torununa bakarken derin bir iç çekmişti.
“Maşallah pek güzel bir bebek, Allah güzelliğiyle sağlıkla büyümesini nasip etsin.”
“Amin Sevim, kızım çok zorluk çekti. Mutlu olduğunu görünce için rahatlıyor. Allah senden razı olsun Sevim Hanım, kızıma kol kanat gerdin, ona kaynana değil anne oldun. Sayende gözüm arkada değil. İki kızım içinde içim rahat. Biliyorum ben olmasam da sen onları korur kollarsın.”
“O nasıl laf Ayşem. Onlar benim kızım. O kadar güzel yetiştirmişsin ki bana can yoldaşı oldu Çisem. Belki yanlış düşünüyorumdur ama Erhan benim hep gözümün nuruydu. O olmasaydı ne yapardım bilmem. Bütün çocuklarımı seviyorum ama Erhan’ım başka. Bunu kardeşleri de biliyor. Saklı bir şey değil. Onu mutlu eden başımın tacıdır Ayşem. Çisem kızım ailemize girdiğinden beri bize mutluluk getirdi. O kadar naif ve temiz kalpli ki? Yaralı bir çocuğa kol kanat gerdi. Bir kez olsun üf dediğini duymadım. Allah razı olsun sizden.” İki kadın minnetlerini belirtirken kapının ıklatılmasıyla içeriye sessizce Ali ve Efsun girmişti. Sevim hanım Efsun’un askıdaki kolunu görünce ‘hiii’ diyerek hızla yerinden kalkmıştı.
“Kızım, ne oldu sana?” Sevim hanım sessizce hayıflanırken Efsun gülümseyerek kadına bakmıştı.
“İyiyim Sevim anne, merak etme. Basit bir sıyrık,” derken arkasından ki Ali homurdanıyordu. Sevim hanımın ise takıldığı nokta kızın kendisine olan ‘anne’ hitabıydı.
“Ah be kızım ne diye dikkat etmezsin ki? Canının kıymeti olsun. Gel şöyle otur.”
“Hayırlı olsun demek istedik ama Çisem abla uyuyormuş.” Efsun yatağa kısa bir bakış attıktan sonra bebek beşiğinin başındaki Ali gözüne takılmıştı. Uyuyan bebeğin yanağını hafifçe okşayarak gülümsüyordu.
“Efsun şunun güzelliğine baksana, çok tatlı değil mi?” Efsun adamın yanına yaklaşarak bebeğe bakarken Sevim Hanım hayretle ikiliyi izliyordu. İkisinin ne ara bu kadar sakin konuşmaya başladığını düşünmeden edememişti.
“Anne biz eve geçeceğiz, sizi görmeden gitmeyelim dedik. Var mı bir ihtiyaç?”
“Yok oğlum bir sürü kişi var koşturan. Sen kızımı al eve götür.” Ali Ayşem hanıma da birkaç kelime konuşarak Efsun’un itirazına aldırmadan elinden tutup odadan çıkarmıştı.
“Gözün aydın Sevim, küçüğü de verdin.” Sevim hanım kadının sözlerine gülerken “Şükür,” dedi.
Gökyüzü mavilikten kızıllığa doğru renk değiştirirken Urfa’nın eşsiz güzelliğini gözler önüne seriyordu. İlerleyen arabada derin bir sessizlik hakimdi. Ne adam konuşuyordu ne kadın tek kelime ediyordu. İkisi de sessizliği dinliyor, içindeki hisleri tartıyordu. Arabanın yön değiştirmesiyle genç kız yanındaki adama dönmüştü.
“Nereye gidiyoruz?”
“Sence de konuşmamız gerekmiyor mu? Daha ne kadar böyle sessiz kalacağız.” Genç kız yeniden sessizleşirken bakışları manzaraya dönmüştü. Hava kararıyordu ama onun için bayram şenliği gibi aydınlıktı. Gözlerini kapatıp bir süre dinlendirmek istedi. Bir süre sonraysa uykuya daldığından habersizdi.
Genç adam yanındaki kızın düzenli nefeslenmesini izlerken içinden şükretmeden duramıyordu. Onundu… Onun karısıydı ve öyle kalması için elinden geleni yapacaktı. Bir süre uyuyan kızı izledi. Vaktin geç olmasıyla hiç istemese de genç kıza seslenmişti.
“Efsun, hadi uyan.” Genç kızdan aldığı tek tepki yana dönmek olmuştu. Gülümseyen Ali uzanarak yanağına düşmüş kıvırcık saçlarını geriye çektiğinde kuğu gibi boynu açığa çıkmıştı. Genç adam yutkunurken dayanamayarak uzanıp kızın boynuna burnunu dayamıştı. Ciğerlerine dolan koku genç adamı mest ederken bir kez daha şükretmişti.
“Efsun konuşmamız gerek.” Kızın kulağının dibinde konuşan adam onun uyanmasıyla geri çekilmişti. Efsun yarı uykulu bir şekilde genç adama bakarken nerede olduklarını anlamaya çalışıyordu.
“Neredeyiz?”
“Rahat konuşabileceğimiz bir yerde.” Genç kız etrafa bakınırken arabadan inerek nerede olduklarını anlamaya çalışmıştı. Urfa’da uzun süredir bulunmuyordu ancak meslek gereği birçok yerine gitmişti. Aşağıda gördüğü eşsiz manzara karşısında duraksayan genç kız “Beni dağa mı kaçırdın?” diye sorduğunda Ali gülmesini saklama için başını aşağıya eğmişti.
“Karımı dağa kaçıramaz mıyım?” Efsun adamın ‘karım’ sözü ile yutkunarak ona dönmüştü.
“Birde o mesele var değil mi? Biz…” Efsun konuşmasına devam etmek isterken genç adam araya girmişti. Ellini kızın dudaklarının üzerine koyarken Efsun yutkunarak genç adama bakmıştı.
“İnan bu evlilik mevzusuyla benim alakam yok. Bilmiyordum… Gerçekten… Ama düşününce abime teşekkür etmeden duramıyorum. Bizi evlendirdiği için ona borçlandım. Sende bende biliyoruz ki bizdeki bu inatla asla bir adım yol alamazdık.” Efsun adamın sözleriyle yüzünü asarak başını aşağı yukarı sallamıştı.
“Efsun!” Ali uzanarak kızın yüzünü avuçlarının arasına almıştı. O kadar güzel bakıyordu ki Efsun heyecandan kalbinin duracağını düşünüyordu. Alnını kızın alnına yaslayan adam derin bir soluk aldı.
“Ali…”
“Ben duygularını bastıran biri olmadım hiç. Her zaman açık bir adam oldum. Mesleğim bunu gerektiriyordu ama sen tüm dengemi alt üst ettin. İlk kez birinin karşısında bocalıyorum. Seni ilk gördüğümde nefesim kesildi Efsun. O hastane odasında bana baktığında tüm duygularım sana doğru aktı. Ben bunu kaybetmek istemiyorum. Beklerim… Sonunda bana geleceksen seni hep beklerim. Yeter ki bir umudumuz olsun.” Efsun adamın içli sözleri karşısında gözyaşını tutamamıştı. Yanağından akan yaşı usulca silen genç adam dudaklarını genç kızın alnına bastırmıştı.
“Ağlama, inan ben tek damla göz yaşına değmem. Ağlama…”
“Sen her şeye değersin Ali. Ben ilk kez böyle hissediyorum. Daha önce bir adama karşı böyle hissetmemiştim. Düşünmemiştim bile... hayatım ananem ve mesleğimden ibaretti, üçüncü bir şeye yer yoktu. Birden değil, usulca girdin şu yüreğe ve ben kaybetmekten deli gibi korkuyorum.”
“Korkma… Korkma Efsun, kaderin önüne geçemezsin. Yarınımız belli değil ama biz onu inşa edebiliriz. Sende istersen seni mutlu etmek için elimden geleni yaparım. Yeter ki bizden geçme, bizi görmezden gelme.”
“Düğün istemiyorum!” Ali kızın sözleriyle duraksamıştı.
“Ne?”
“Düğün, istemiyorum. Madem evlendik sadece duyuru yapılsın. Ben herkesin dikkatle baktığı ortaya koyulan bir biblo olmak istemiyorum. Sadece ikimiz olsak yeter başka bir şey istemiyorum.” Ali genç kıza sıkıca sarılırken “Çok şükür,” diyerek iç çekmişti.
“Ama ben karımı gelinlikle görmek istiyorum. Bizim ilerde çocuklarımıza gösterecek düğün resimlerimiz olmasın mı?”
“Çekim yaparız, o kadar.” Ali başını genç kızın boynuna gömerek derince soluklanmıştı.
“Çok koktum Efsun, bizden vazgeçeceksin diye çok korktum.” Genç kız sağlam kolunu adama dolarken hafif gülümsemişti. Üzerinden büyük bir yük kalkmıştı. Bazı itiraflar ruhun iyileşmesine yardımcı oluyordu. Genç adama sıkıca sarılırken üşüdüğünü hissederek titremişti.
“Eve dönelim, üşüyorsun.”
“Geç oldu, bizi gördüklerinde ne düşünecekler?” Efsun’un sözlerine gülen Ali geri çekilerek “Sen kimin ne düşündüğünü umursar mıydın? Büyük gelişme…” diyen adamla kaşları çatılan kız “Kaşınıyorsun Ali,” diyerek adamdan ayrılıp hızla arabaya binmişti. Ali gülerken Efsun başını çevirerek ona bakmamıştı. İlk anda kızdırmıştı yaban çiçeğini.
Genç adam arabaya binerek yola koyulurken uzanarak genç kızın elini kavramıştı. Efsun için bu hareketler çok fazlaydı. Alışkın olmayan bünye tepki veriyordu. Tırnaklarını genç adamın eline geçirerek adama göz dağı verirken Ali canı yansa da elini bırakmamış sesini çıkarmamıştı. Konağa döndüklerinde ortalık sessizdi. Kapıdaki adamlar dışında ayakta kimse yoktu. Işıklar kapatılmış, sadece ara hollerdeki ışıklar açık bırakılmıştı. Onları el ele gören korumalar şaşırırken kendi aralarında fısıldamaya başlamışlardı. Ali gururla karısının elini sıkıca tutarken Efsun elini kurtaramayacağını bildiğinde sessizce ona ayak uydurmuştu.
“Ananemin yanına gidiyorum. Sana iyi geceler!” Ali kızın sözleriyle başını sallamıştı. Efsun’a yaşlı kadının kapısına kadar eşlik eden genç adam dudaklarını alnına bastırarak geri çekilmişti.
“Ayrı geçirdiğimiz son geceler karıcım. Tadını çıkar,” diyen adam kızın atak yapmasına fırsat vermeden hızla oradan uzaklaşmıştı. Efsun kaşları çatılı bir şekilde odanın kapısını açıp içeri girdiğinde yüzü hala asıktı.
“Efsun, yavrum bu ne hal?” Selcan hanım torununu yaralı görünce endişeyle seslenmişti.
“Merak etme anane, gerçekten bir şey yok. Peşinen söylüyorum küçük bir yara, sen endişelenme.”
“O zaman neden suratın sirke satıyor. Kötü bir şey olmasa sen bu yara için surat asmazsın. Söyle bana kızım ne oldu?”
“Damadın olacak adam canımı sıktı,” diyen kız üzerini çıkarmaya başlamıştı. Yaşlı kadın kıvrılan dudaklarıyla torununu izlerken Efsun ardını döndüğünde kadının memnun bakışlarıyla karşılaşmıştı.
“Ali oğlumu mu gördün sen? Konuştunuz mu?” Efsun ananesinin basma geceliklerinden birini giyerek kadının önüne diz çöküp başını kadının dizine yaslamıştı. Kadın torununun saçlarını okşarken bir yandan da ondan cevap bekliyordu.
“Söylemeyecek misin?”
“Düğün yapmayacağız.”
“Olmaz öyle şey, torunumun güzelliğini herkes görecek. Selcan hanımın güzeller güzeli torunu gelinlik giyecek. Yoksa izin vermem size…”
“Anane sevmiyorum biliyorsun?”
“Biliyorum ama benim için dayanacaksın. Ben torunumun düğününü göremeyecek miyim? Bunu benden esirgeyecek misin?”
“Anane lütfen.”
“Ben anlamam o düğün olacak. Azra ablanın düğününden sonra sizinkini de kurarız. Hem Çisem de kendini toparla.” Efsun ananesini ikna edemeyeceğini anladığında susmayı tercih etmişti. İçi içine sığmıyordu ancak dışarıya belli de edemiyordu. Ananesinin koynunda uykuya daldığında tek düşündüğü şey artık evli olduğuydu.
***
“Anne ne yapıyorsun?” genç adam karısının odasına girdiğinde annesinin Çisem’in gömleğinin önünü kapattığını görünce duraksamıştı. Uyuyan karısını incelerken kadının göğsündeki şişlik dikkatini çekmişti. Sevim hanım ve Ayşem Hanım arasında ben kalayım düellosunu kazanan Sevim Hanım olmuştu. Ayşem hanım hem yorgundu hem de Çisil’le ilgilenmesini istemişti. Genç kadın sabahtan beri yemek yediği için midesini bozmuş sürekli kusuyordu.
“Göğüs pompası taktım oğlum, sütü sağılsın diye. Yavrum çok yorgun, uyusun.” Erhan annesine anlamaz bakışlarla bakarken Sevim Hanım onun bu haline gülmüştü. Beşikten gelen küçük sesle genç adam hızla oğlunun başına dikilmişti. Yumuk gözlerini aralamaya çalışan bebek o kadar sevilesiydi ki genç adam onu kucağına almaya kıyamıyordu.
“Yaygarayı koparacak şimdi. Kucağına alda biraz pışpışla.” Erhan dikkatle oğlunu alırken onu göğsüne yatırarak hafif salınmaya başlamıştı. Annesinin yeniden karısına uzandığını gördüğünde dikkatle ne yaptığını anlamaya çalıştı. Çisem’in göğsünden çıkardığı haznedeki sütü aldıkları biberona döken kadına minnetle bakmıştı.
“İyi ki varsın anne, sen olmasan ne yapardık biz.”
“Sizde iyi ki varsınız. Hadi ver bebeği de karnını doyuralım.” Sevim hanım torununu severek beslerken Erhan’ın hedefi uyuyan karısı olmuştu. Yanı başına oturarak sevdiği kadını izlerken derin bir iç çekmişti. Doğum sanki karısını daha bir güzelleştirmişti.
“Nazar değdireceksin oğlum, o kadar dikkatli bakma.”
“Ona bakmaya doyamıyorum, şunun sevimliliğine baksana anne.” Sevim hanım oğluna gülerken gelini uyanmasın diye sessiz olmaya çalışıyordu. Bebeği doyurup gazını çıkardıktan sonra yerine bırakan kadın karı kocaya mahremiyet sağlamak için odadan çıkmıştı. Dilinde şükür duaları eşliğinde…
“Anne,” Sevim Hanım kendisine seslenen kişiye döndüğünde duraksamıştı. Dağ gibi iki adam annelerinin karşısında boyunları bükük bir şekilde duruyorlardı.
“Hayırdır Erkan, Ahmet… Bu saatte ne işiniz var hastanede?”
“Ana…” Erkan’ın içli bir şekilde seslenmesiyle Sevim Hanım ekini yüreğine götürmüştü.
“Ay bir şey oldu! Ne oldu? Birine bir şey mi oldu?” kadının telaşı karşısında iki adamda hızlı adımlarla Sevim hanıma yaklaşarak kadını kollarının arasına çekmişti. İki oğlunun arasına küçücük kalan kadın ne yapacağını bilememişti. Ne kadar zaman olmuştu onları böyle sarmalamayalı? İki yavrusuna sarılmayalı ne kadar zaman olmuştu. Kadın hatırlayamamıştı…
***
Bölüm nasıldı arkadaşlar. Lütfen yorumlarla beni yalnız bırakmayın. Cevap yazamasam da hepsini okuyorum. Hayırlı Ramazanlar!

Eline emeğine yüreğine sağlık güzel bir bölüm olmuş severek okudum
YanıtlaSilİnşallah Ahmet ve Erkan'ın aklı başlarına geldi
YanıtlaSilYaaaaa zaman geçmiyor vallahi yeni bölüm beklemekten. Ama okudukça birbirinden bölümler olduğunu görüyoruz. Harika bir hikaye herzaman dedigim gibi bu kitabınızı da kütüphaneme eklemek için sabırsızlanıyorum yazarcim. 👍🏻👏🏻🥰🙏🏻❤️💐
YanıtlaSilBirbirinden güzel bölümler ❤️
SilGüzel bir bölüm olmuş emeğine sağlık Ahmet erkan aklı başında gelir evini merak ediyorum
SilMuhteşem bir bölümdü ellerinize sağlık 🥰
YanıtlaSilEllerine sağlık yazarcan yine muhteşem bir bölüm ama sanki sonlara yaklaşıyoruz bir üzüntü sardı yüreğimi
YanıtlaSilÇok güzel bölümdü. Erhanın mutluluğu, Ali Efsun ve diğerleri. Umarım Ahmet ve erkanın aklı gerçekten başına gelmiştir
YanıtlaSilÇok güzeldi, kalemine,yüreğine sağlık inşallah artık herkes mutlu olacak
YanıtlaSilEline emeğine sağlık güzel bölümdü sabırsızlıkla bekliyorum yeni bölümleri
YanıtlaSilEline emeğine sağlık sabırsızlıkla bekliyom yeni bölümleri
YanıtlaSilYine çok güzel bir bölümdü. Ama ben sitenin yeni halşne hala alışamadım. Belki telefon kaynaklıdır emin değilim ama eski düzen daha iyiydi. Geçmiş bölümleri listeleyemiyorum.
YanıtlaSilÇok güzel bir bölümdü eline emeğine sağlık canım Erkan ile Ahmetin aklı başına geldi herhalde
YanıtlaSilEmeğine yüreğine sağlık güzel bölümdü yalnız efsun ali yi zorlayacak gibi
YanıtlaSilAhmet ve Erkan 'a ne oldu acaba akıllandılar artık herhalde,yakında düğünleri kuracağız gibi, ellerine yüreğine sağlık canım sabırsızlıkla yeni bölümü bekliyorum
YanıtlaSilEmeğine sağlık harikaydı yazarım 😍Ahmet ve Erkan sonunda akillandi ne oldu da akillandilar acaba 🤔Sevim hanım harika ya🥺😍Ali ve Efsun ne kadar şapşal ya Erhan evlendirmese akillanmayacaktilar ayrıca o düğün olacak Efsun kacisin yok🤣 Erhan çok iyi yaa Cihangir ile bağına bayılıyorum 😍
YanıtlaSilÇok güzel bir bölümdüü.Eline,emeğine sağlık💓💓
YanıtlaSilEşimin tamamen bir yabancıya dönüşmesini ve beni ve çocukları terk etmesini izlediğimde neredeyse evliliğimi kaybediyordum. Bir baba ve koca olarak evliliğimi sürdürmek için elimden gelen her şeyi yaptığımı bilerek çok öfkeliydim. Yaşadığımız korkunç kavgalar beni travmatize etti ve bir erkek olarak düzgün çalışamadım. Onu bunu yapmaya iten şeyin ne olduğunu bulmaya çalışmaya devam ettim ve bu da beni Dr. Isikolo ile iletişime geçirdi. Evliliğimi mahvetmek ve onu benden almak isteyen bir adamın büyük manipülasyonu altında olduğunu öğrendiğimde şaşırdım. Dr. Isikolo araya girmek ve sorunu çözmek zorunda kaldı ve böylece onun üzerinde kullandıkları karanlık büyü tılsımının pençelerinden kurtulmasını sağladı. Dr. Isikolo'nun yardımıyla ailemi tekrar bir araya getirebildiğimi bilmek bana mutluluk veriyor ve ona sonsuza dek minnettarım. E-postası: isikolosolutionhome@gmail.com veya ona +2348133261196 numaralı WhatsApp'tan mesaj atabilirsiniz.
YanıtlaSilDr. Lukas, karımı geri almama yardım ettikten sonra benim için harika bir iş çıkardı. Dr. Lukas, kadınımı büyüsüyle geri getirerek yüzüme bir gülümseme koymak için güçlü büyüsünü kullandı, karım dizlerinin üzerinde bana geri döndüğünde ve onu affetmem ve geri kabul etmem için yalvardığında ilk başta rüya gördüğümü düşündüm ve o zamandan beri beni beklediğimden daha çok seviyor. Bu yüzden kendime Dr. Lukas'ı dünyaya duyuracağıma dair bir yemin ettim çünkü o harika bir adam. Tek yaptığım ona uymaktı ve bana yardım etti ve 48 saat içinde sonucu aldım ve bu beni bugün bile hala şaşırtıyor. İlişkinizde sorunlar mı yaşıyorsunuz? Partneriniz sizinle ayrıldı ve hala onu seviyor ve geri mi istiyorsunuz? Finansmanınızda sorun mu yaşıyorsunuz? veya herhangi bir yardıma mı ihtiyacınız var? o zaman bugün Dr. Lukas ile iletişime geçin çünkü size tıpkı bana yardım ettiği gibi size de yardım edeceğine dair %100 garanti veriyorum. Dr. Lukas'ın e-posta adresi: e-posta: okukutemple@gmail.com ve ayrıca WhatsApp iletişim numarası +44-7469341745
YanıtlaSilAli ve efsun çok güzel oldular:) bir düğün daha geliyor
YanıtlaSil