Merhaba arkadaşlar. Bu bölüm sanki biraz aceleye geldi. Düğünümüz vardı bu yüzden hikayenin bölümüne odaklanamadım. ilerde düzenlemek istediğim bir bölüm oldu. Umarım çok hata yoktur. Keyifli okumalar
Zamanı
elle tutmanın bir yolu yoktu. Zaman çabuk geçiyordu…. Her zorluğun ardından bir
kolaylığın, her kargaşanın ardından bir sükûnet elbet geliyordu. Çisil’in
hamilelik haberi konağa büyük sevinç yaşatırken ortalık süt liman gibi görünse
de biri için bu durum aynı değildi. Bir hafta önce göreve çıkan karısını merak
eden genç adam gün aşırı merkeze giderek Efsun’u soruyor ancak net bir bilgi
alamıyordu. Endişeliydi… endişesi genç kıza bir şey olacak korkusundan değildi,
onunla konuşamadığı ve duygularını söyleyemediği içindi. Efsun elbet Allah’ın
izniyle gelecekti ancak olurda dönemezse ona olan duygularını söylememenin
pişmanlığını yaşayacağını biliyordu. Araya birçok kişiyi sokmaya çalışsa da
başarılı olamamıştı. Öyle ki ağa ağabeyinin bile bir etkisi bu durumda olmamıştı.
“Sen
sormadan söyleyeyim haber yok. Henüz ne zaman döneceği de belli değil.” Ali
ağzını açıp ağabeyine soracakken Erhan önündeki dosyayı incelerken kardeşine
konuşmuştu.
“Neden
haber yok, nasıl bir görevdi bu da kimse bir şey söylemiyor. Karımı merak ediyorum.”
“Efsun’un
iyi olduğuna eminim. Sen Selcan halayla ilgilen nasıl damatsın?” Ali gözlerini
devirirken masanın önündeki sandalyeye çökmüştü.
“Buradan
adliyeye geçeceğim.”
“Mahkeme
bugün müydü? Var mı bir haber?” bir zamanlar babaanne ve amca dediği kişilerin
mahkemeleri görülecekti. Erhan duruma içerlese de üzüldüğü söylenemezdi. Kaleliler
birçok kişinin canını yakmıştı. Dedesi kandırılmış, ailesi zarar görmüştü. Kendi
çocuğuna acımayana o neden acıyacaktı ki.
“Öyle,
karşı taraf itirazlarını sürdürüyor. Amcam da babaannem de ceza alamayabilir.”
Erhan zaten bunu tahmin edebiliyordu. İkisi de yaşlı insanlardı ve alt hastalıkları
vardı. Ama diğer aile üyelerinin kolay kurtulmasına izin vermeyecekti.
“Sen
yine de elinden geleni yap. O aile dışarıda olduğu sürece biz huzurlu olamayız.
Nedret ve yeğeni rahat durmayacaktır.”
“Biliyorum.
Bu yüzden elimden geleni yapacağım. Olmadı onları sürersin artık.” Erhan
kardeşinin sözlerine gülerken odaya paldır güldür çalışan kız girmişti.
“Ağam…
Ağam hanımım…” genç kız nefes nefese konuşurken Erhan onun konuşmasını
beklemeden hızla odadan çıkıp merdivenlere koşmuştu. Çisem’in doğumuna az
kaldığı için işlerini evden yürüten genç adam endişeyle merdivenleri çıkıp
yatak odasına dalarken karısının başında annesi ve kayınvalidesinin olduğunu
görünce duraksamıştı.
“Ne
oluyor?”
“Erhan…
Bebek geliyor,” diyen nefes nefese konuşan karısıyla kendine gelen genç adam
hızla karısını kucağına almıştı.
“Hastaneye
gidiyoruz. Anne siz çantaları alın.”
“Ah…
Erhan…” Çisem acıdan kıvranırken genç adam üzüntüyle ona bakıp merdivenlere
yönelmişti. Bir yandan emirler yağdırırken diğer yandan korumalara hazırlıklı
olmasını tembih ediyordu.
“Ah
kızım, ah evladım…” Ayşem Hanım dünürü Sevim hanımla ikilinin ardında
koştururken sesleri duyan aile üyeleri bir bir odalarından dışarıya çıkmıştı.
“Abla!”
Çisil koşturarak ablasının yanına geldiğinde genç kadının yanağından aşağıya sicim
gibi yaşlar akıyordu.
“Çisil
daha zamanı vardı. Abim nerede? Ayşem…” genç kadının ailesi ziyarete geldiklerinde
üç gün kalmış sonra geri dönmüştü. Çisem’in son zamanlarında olduğunu bile aile
doğumunda yanında olabilmek için iki gün önce hep birlikte yeniden Urfa’ya
gelmişti. Bu kez yeğeni Ayşem, ağabeyi Cesur, onun karısı Aylin ve küçük yeğeni
Görkem de gelmişti. Tüm aile Urfa’ya ziyarete gelirken oldukça kalabalık bir
ortam oluşmuştu. Sevim hanımın çocukları da konaktaydı Erkan ve Ahmet hariç. Konaktan
büyük bir telaşla arabalar uzaklaşırken Çisem yanı başında olan yeğeni Ayşem’in
elini sıkıca tutmuştu.
“Bir
şey olmaz değil mi Ayşem?”
“Merak
etme hala, Serdar’la konuştum. Erken doğum olsa da bebekte bir sıkıntı yokmuş. Sağlıkla
kucağına alacaksın bebeğini.”
“Sende
gireceksin değil mi doğuma. Sen olmadan başaramam. Cihangir’i de sen
doğurtmuştun.” Ayşem gülerek genç kadını onaylamıştı.
“Endişelenme
artık derin nefes al. Elbette yanında olacağım. Benimde kaderimde kuzenlerimin
ebesi olmak varmış,” derken ortamı yumuşatmaya çalışıyordu.
“Abi
biraz daha hızlı sür arabayı, suyu geldi çok fazla kalmadı zamanı.”
Direksiyondaki Adem arabayı daha da hızlandırırken bir yandan da kornaya
basarak yolu açmaya çalışıyordu. Bulundukları yer büyük olsa da gidecekleri
hastane onlara yakındı. Araba yarım saatte hastaneye ulaşmıştı. Erhan hızla
arabadan inerek doktoru çağırırken Ayşem ve Sevim Hanım genç kadına arabadan
inmesi için yardım ediyordu. Getirilen tekerlekli sandalyeye oturan genç kadın
acile alınırken doktorun yapmış olduğu muayene ile onu doğum odasına
almışlardı. Yanında sadece Ayşem ve Erhan bulunuyordu. Çisem’e takılan kablolarla
gelen sancının aralığı tespit edilirken Ayşem dikkatle yapılan müdahaleyi
izliyordu.
“Ayşem!”
genç kız hızla halasının elini tutarken Çisem sıkıca kızın elini kavramıştı.
“Buradayım
hala korkma.”
“Ayşem
geliyor, hissediyorum.” Ayşem yanındaki doktora aldırmadan halasını alttan
muayene ederken kaşları çatılmıştı. Gerçekten de kuzeni doğmak üzereydi.
“Siz
ne yapıyorsunuz, hemen çıkın oradan?”
“Asıl
siz ne yapıyorsunuz? Bebek doğmak üzere doğumhaneye almak için neyi
bekliyorsunuz?” doktor Ayşem’in çıkışıyla geriye çekilmişti. Erhan ters
bakışlarla doktora bakarken onun kim olduğunu bilmeyen adam Ayşem’e çıkışmıştı.
“Benden
iyi mi bileceksiniz küçük hanım. Doğum için açılma yeterli değil şu anda.”
“Nasıl
yeterli değil? Enişte halam doğurmak üzere, bu şekilde burada doğum yapamaz. Adam
resmen oyalanıyor.” Çisem’in çığlığıyla doktor hemen araya girmişti.
“Ameliyata
almamız lazım, bu şekilde doğum yapamaz.” Ayşem doktorun sözleriyle kaşlarını
çatmıştı.
“Ne
ameliyatı, siz kafayı mı yediniz? Abi doktorunuz gerçekten bu mu?” Erhan kızın
sorusuyla kaşlarını çatmıştı. Normalde doktorları başkaydı ancak kadının tayini
çıkınca son iki muayeneyi karşılarındaki doktor yapmıştı.
“Ayşem
doğumu sen yaptır lütfen. Senden başka kimseye güvenemem.”
“Bu
kanuna aykırı, başınıza bir şey gelirse mesuliyet kabul etmem.”
“Sen
bence mesuliyeti düşüneceğine hakkında yapılacak işlemleri düşün. Sana gelen
hastaları böyle mi kandırıyorsun. Hala merak etme kuzenim kısa sürede doğacak. Enişte
adamı al çık biz halledeceğiz.” Erhan doktoru ensesinden tutup dadan dışarıya atarken
Çisem korkuyla yeğenine bakmıştı.
“Ayşem,
bebeğim iyi mi?” genç kız kenarda duran ekrana bakarken sancı sıklığı aralığının
iyice azaldığını görünce yeniden açıklığını kontrol etmişti. Aklı almıyordu. Doğum
için yeterince açıklık olmasına rağmen doktorun ameliyat yapmak istemesi akıl
alır gibi değildi. Yanına gelen yardımcı hemşirelerle emirlerini yağdırmaya
başlamıştı. Ameliyathaneye inecek zamanları yoktu ve bulundukları odada doğum
için her şey mevcuttu. Kızı tanımayan hemşireler başta şaşırsa da Çisem’in acı
çığlığı onları kendine getirmişti.
“Hala
derin nefes al, derin nefes al ver. Hadi. Birazdan bebeğimizi kucağımıza alacağız.
Hem bu kez Cihangir gibi inatçı da değil bebeğin. Dünyaya gelmek için sabırsızlanıyor.
Siz karnına üsten baskı uygulayacaksınız.” Ayşem hemşirelerden birine bunu
söylerken diğerine de başka emirler veriyordu. Odada üç kişiydiler ve bu doğumun
sorunsuz geçmesi için yeterli bir sayıydı.
Şimdilik…
“Ayşem…”
Çisem beline giren sancıyla nefesini tutarken kenarlardaki demire sıkıca tutunmuştu.
Soğuk demir sanki onu bir nebze olsun serinletiyordu. Derin derin soluklanırken
bir yandan da Ayşem’in ıkınması yönünde verdiği direktifleri dinliyordu. Genç kadın
tüm kemiklerinin kırıldığını hissederken şüphesiz en büyük acı kasıklarındaydı.
Ter içinde kalan genç kadın var gücüyle ıkınıyor ancak bebek doğmak bilmiyordu.
Acıyı çeken için zaman bir türlü geçmiyordu. Oysa hamile kaldığını öğrendiği
gün saha dün gibiydi. Doğumsa senelerdir sürüyormuş gibi hissettiriyordu.
“Hadi
hala başını görebiliyorum. Ikın!” Çisem sancının gelmesiyle ıkınırken hemşire
üstten genç kadının karnına baskı uyguluyordu. Şüphesiz bu baskı acısını daha
da arttırıyordu.
“Çok
güzel hadi bir kez daha…” Çisem gözyaşı içinde “Yapamıyorum,” diye ağlarken Ayşem
başını örtünün altından çıkararak “Dayanmak zorundasın, şu anda bebek için
sorun yok. Ama sen böyle yaparsan sorun olabilir. Şimdi ıkın ve bebeğini ilk
sesini versin dünyaya. Burada olduğunu söylesin sana…” Ayşem öyle derin
konuşuyordu ki genç kadın istem dışı onun dediklerini yapıyordu.
“Ah…”
Çisem son bir ıkınmayla tüm içinin boşaldığını hissetmişti. Bacaklarının arasından
dere akıyormuşçasına bir serinlik ve sonrasında derin bir rahatlama yaşamıştı. Az
önceki ağrıların yerini sızılar alırken gözleri yorgunluktan kapanıyordu. Kulağına
yankılanan yavru kedi misali minik, cılız ağlama sesi Çisem’in gözlerini
açmasını sağlarken yeğeninin göğsünün üzerine bıraktığı küçük bedene bakmıştı. Gözleri
kapalı, dudakları bir şey arıyorcasına açılıp kapanan kıp kırmızı bir bebek
koynunda yatıyordu.
“Bebeğim,”
Çisem kokusunu içine çekmeye çalıştığı bebeğine gözyaşı içinde bakmaya
çalışırken Ayşem bebeğin kordonunu kaldırarak “Sen kesmek ister misin hala?”
diye sormuştu. Çisem başını iki yana sallarken Ayşem kordonu keserek bebeğin
temizlenmesi için yanındaki hemşireye vermişti. Kenarda temizlenen bebeğinden gözlerini
alamıyordu. Ayşem son işlemlerini yapıp dikişini atarken Çisem o kadar
kendinden geçmişti ki acısını hissetmiyordu. İşi biten genç kız halasının
toparlanmasına yardım ederken Çisem yeğenine dönerek “O iyi mi?” diye sordu. İlk
doğumuna göre bu doğumu daha sorunsuz geçse de acı yine aynı acıydı.
“Görünüşte
bir şey yol hala, doktor muayene edince…” Ayşem sözlerini tamamlayamadan odaya
giren kişilerle bakışlarını kapıya çevirmişti.
“Çisem?”
Cesur odaya giriş yaptığında endişeyle kardeşine bakmıştı. Yine yetişememişti. Ayşem
babasına bakarak gülerken genç adam kızını kendisine çekerek şakağını öpmüştü.
“Tebrikler
Cesur Bey, dayı oldunuz. Hem de erkek dayısı,” diyen Ayşem babasını
güldürmüştü.
“Sen
iyi misin hayatım, çok ağrın var mı?” Cesur kardeşine sorarken Çisem başını iki
yana sallayarak cevap vermişti.
“Çekilmeyecek
bir ağrı değil abi. Bebeğime bakar mısın durumu nasıl?” Cesur yeğenini kontrol
ederken oldukça sağlıklı görünüyordu. Ancak çocuk doktorunun da muayene etmesini
istemişti.
“Hadi
seni hazırlayalım odaya çıkaralım. Dışarıdakiler sabırsızlıkla bekliyordur.”
Cesur kucağında bebekle kapıya yönelirken “Ben Erhan’a götürüyorum oğlunu. Siz hazırlanırsınız,”
dedi. Genç adam odadan çıkarken Ayşem halasına yardım ederek onu tekerlekli
sandalyeye almıştı. Hemşireler ortalığı toparlarken genç kız arkasına geçtiği
tekerlekli sandalyeyi sürerek sürgülü kapıdan dışarı çıktığında kapıdaki ailesi
onu bekliyordu. Kalabalık aile uyarılara rağmen dağılmazken Çisem’in tek
gördüğü görüntü kocasının oğlunu kucağına almış hayranlıkla kokusunu içine
çeker görüntüsüydü.
Erhan
Cesur’u kucağında bebekle dışarı çıktığını görünce yerin ayaklarının altından
kaydığını hissetmişti. Sonunda bebeği doğmuş, yeniden baba olmuştu. Hızlı adımlarla
Cesur’a yaklaşırken “Çisem nasıl?” diye sormuştu.
“Çisem
iyi, oğlunla danış Erhan ağa!” diyen adamla büyük bir sevinç nidası yükselmişti
koridorda. Erhan dayısının kucağında duran oğlunu kollarına alırken içine bir
ferahlık oluşmuştu. Kucağında kıpırdayan bebek onun oğluydu, sevdiği kadından
olan yavrusuydu. Başını eğerek kızarmış yanaklara burnunu sürterken hayranlıkla
gözlerini kapatmıştı. O kadar güzel kokuyordu ki ister istemez onda karısından
bir şeyler aramaya başlamıştı. Çok güzeldi… Dayanamayacak kadar güzel bir
bebekti.
“Oğlum!”
Sevim hanım gözyaşları eşliğinde baba olan oğluna bakarken Erhan kimseyi duyacak
durumda değildi. Hissettiği ürperme ile parlak başını kaldırarak sürgülü kapıdan
çıkmış ve kendisine gülümseyerek bakan karısıyla göz göze gelmişti. Ağır adımlarla
karısına doğru ilerlerken Çisem’in yanakları ıslanmıştı. Erhan oğlunu Çisem’in
kucağına bırakarak başını kaldırıp karısına bakmıştı. Karı koca gözleri nemli
bir şekilde birbirine bakarken koridorda çıt çıkmıyordu.
“Şükür
sebebimsiniz!” Erhan’ın sessizce söylediği sözleri Çisem’in kalbine otururken
gülümseyerek başını sallamıştı. Erhan dudaklarını karısının alnına bastırırken
geri çekilmeden alnını genç kadının alnına dayayarak kucağındaki oğluna
bakmıştı.
“Çok
şükür iyisiniz!”
“Çok
şükür.”
“Enişte
halamın dinlenmesi gerekiyor artık, burada alabalık yaparak diğer hastaları
rahatsız ediyorsunuz.” Ayşem’in uyarısıyla genç adam doğrularak Ayşem’in yerini
alıp karısının sandalyesini kendisi sürmeye başlamıştı. Onları takip eden
birkaç doktor ve aile odaya çıkana kadar sessiz olmaya özen gösteriyordu. Özel olarak
ayarlanan oda süslenmiş anne bebeğin gelmesini bekliyordu.
Çisem
odasına yerleştiğinde ikisinin de son kontrolleri yapılarak karı koca baş başa
bırakılmıştı. Çisem oğlunu emzirirken sevincini doyasıya yaşamak isteyen amca
ve halalar hastanenin dışına çıkmıştı. Birçok kişi hanım ağasının doğum
yaptığını duyunca hastaneye akın etmişti. Aşirete yeni erkek torun gelmişti ve
tüm Urfa’da bu dilden dile yayılmaya başlamıştı.
“Erhan
ağanın oğlu olmuştu!” Hikmet bey fakire fukaraya yardım dağıtmış, kurbanlar
kesilip kazan kazan yemekler pişirilip dağıtılmıştı.
“Hayırlı
olsun Servet Bey, torun geldi şükür.” Hikmet bey dünürüne keyifle konuşurken
Servet Bey başını sallayarak “Çok şükür,” demişti. Asaf’ın kucağındaki Cihangir
tepinerek aşağı inerken küçük adımlarıyla oturan iki yaşlı adama doğru
ilerlemişti.
“Dede!”
küçük oğlan peltek diliyle şakırken Servet Bey, Hikmet beye dede diyen torununu
izliyordu. Yaşlı adamın ona nasıl davranacağını merak ederken yaşlı adam Cihangir’i
kucağına alarak “De hele paşam dedesine ne ister?” dediğinde Servet beyin içi
rahatlamıştı. Cihangir onların kanını taşımıyordu. Yeni erkek torununun
doğmasıyla Cihangir’e kötü davranılmasına asla izin vermezdi.
“Kardeş
geldi,” diyen küçük çocuk gülerek yaşlı adamın sakallarıyla oynamaya
başlamıştı. Kimse bilmiyordu ancak Hikmet Bey arada Cihangir’le oyunlar oynayarak
onun gönlünü çoktan kazanmıştı. Her bulduğu boşlukta küçük oğlanla vakit geçiren
adam uzaktaki torunlarının hasretini gidermeye çalışıyordu.
“Şuna
bak Hikmet, şimdiden abi oldu diye seviniyor.”
“Sevinir
elbet, var mı kardeş gibisi?” yaşlı adam buruk bir şekilde başını sallamıştı. Onun
da kardeşleri vardı ancak hiçbir zaman yakın olmamışlardı.
“Öyle
kardeş gibi yoktur.” İki yaşlı adam çocukları severken gelen hediyeleri, hayırlı
olsunları kabul etmişlerdi.
***
Genç
adam hastanede koştururken yeni doğan yeğenini görmek için can atıyordu. Mahkemesi
olduğu için önce adliyeye gitmiş, mahkeme biter bitmezde soluğu hastanede
almıştı. Hastane önü oldukça kalabalıktı. İnsanlar birbirine sarılarak sevinçlerini
belli ederken Ali hastaneye girene kadar birçok kişinin sarılmasına karşılık
vermişti. Sanki o baba olmuştu da önüne gelen ona sarılarak tebrik ediyordu.
“Ali
ağam sonunda küçük ağamızda doğdu,” diyen adama kaşlarını çatmak istese de
kendisini tutmuştu.
“Bu
dediğini Erhan ağanız duymasın sakın, çok kızar.”
“Haklısınız
ağam cahilliğimize verin. Allah analı babalı büyütsün.”
“Amin.”
Genç adam korumalar eşliğinde güçlükle hastaneye girerken etraftaki adamların
sayısının arttırıldığını görünce derin bir iç çekmişti. Bitmemişti şu hengame.
“Ali
oğlum ne zaman geldin?” Sevim hanım oğlun görünce ona seslenmişti.
“Yeni
geldim ana, yengem nasıl oldu. Bebek iyi mi?”
“İkisi
de iyi çok şükür. Yeğenini görmen lazım evladım o güzel maşallah.”
“Her
halde ana, malzemesi güzel bebeğin,” dediğinde Sevim Hanım gülerek oğlunun göğsüne
hafifçe vurmuştu.
“Senin
malzemende güzel senin evladını ne zaman göreceğiz?”
“Gelinini
ikna edersem neden olmasın. Bizde yaparız bir tane!” Sevim hanım oğluyla
şakalaşırken Ali annesine sarılarak yanaklarını öpmüştü. Asla bu duygudan
vazgeçemezdi. Annesinin huzur veren konusunu duyumsamadan rahat edemezdi.
“Gelinimden
var mı bir haber?” Ali başını iki yana sallayarak “Yok ana. Karımdan haber yok.”
Ali hayıflanırken Sevim hanımın dikkatini oğlunun sürekli karım demesi
çekmişti. Ali Efsun’la evli olmasına kolay alışmıştı.
“Hadi
gidelim de bebeği görelim. Bakalım paşa kime benziyor. Erkek olduğuna
inanamıyorum.” Sevim hanım gülümseyerek oğlunun koluna girmişti. Ali annesiyle koridorda
ilerlerken odanın kapısına geldiklerinde Sevim Hanım içerinin müsait olup
olmadığını anlamak için ilk önce odaya girmişti. Birkaç dakika sonra Ali’nin de
içeri girmesi istenirken Çisem başında mavi bandanayla genç adama bakıyordu.
“Hayırlı
olsun, abi, yenge. Allah sağlıkla büyütmenizi nasip etsin.”
“Sağ
ol Ali, gel bak şunun güzelliğine.” Ali küçük cam beşiğe yaklaşırken cebinden
çıkardığı tam altını küçük bebeğin kıyafetine takmıştı. Çisem gülümseyerek ona
bakarken “Bizimki ilk altını amcasından aldı,” dedi.
“Ne
yani dedesi takmadı mı altın?” Ali şaşırırken Çisem gülerek başını iki yana yaslamıştı.
“Hazırlıksız
yakalandılar, ilk sen altı takıyorsun.” Erhan gülerek kardeşinin omzunu
sıkarken Ali hayranlıkla yeğenine bakıyordu.
“Abi
bu çok güzel hiç sana benzemiyor.” Erhan kardeşine kötü kötü bakarken Çisem
dilinin ucuna gelen sözleri söylememek için susmuştu.
“Ana
kime benziyor bu çocuk. Ne bana ne de Çisem’e benziyor. Çok farklı…” Çisem
dayanamayarak “Dayısına benziyor,” dediğinde Erhan gözlerini kısarak karısına
bakmıştı.
“Yok
öyle bir şey, oğlum bize benziyor.” Çisem omzunu silkerken komodinin üzerindeki
telefonuna uzanarak eline almıştı. Galeriye girip arşivdeki resimleri tararken
aradığı resmi bularak kocasına uzatmıştı. Erhan ekrandaki küçük bebeğe bakarken
kaşları istem dışı çatılmıştı.
“Harbi
kayınçoya benziyor bu çocuk. Haksızlık, Cihangir de ona benziyor.” Çisem
kocasının sitemine gülerken başını iki yana sallamıştı. İki oğlu da dayısına
benzemişti. Çisem bu durumdan şikayetçi olmasa da aile üyeleri itirazlar
ediyordu. Küçük bebek ilgi odağı olurken Çisem geriye yaslanmış iki kardeşin
bebek üzerindeki konuşmalarını dinliyordu.
“Nasılsın
yavrum, ağrın var mı? Bir şey ister misin?” Çisem Sevim hanıma minnetle bakarak
cevap vermişti.
“İyiyim
anne, şükür yavrum sağ salim doğdu. Annemler nerede?”
“Annen
namaz kılmaya gitti kızım, birazdan gelir yanına. Yengenleri de konağa gönderdim.
Çocuklar perişan oldu burada.” Genç kadın anlayışla gülümseyerek “Cihangir kiminle?”
diye sordu. Ali yengesinin sorusuyla ona dönerek kadının içini rahatlatmıştı.
“En
son babamın kucağında keyif çatıyordu. Babamla iyi anlaşıyorlar, küçük paşa babama
‘dede’ dedikçe Hikmet beyin omuzları dikleşiyor.” Ali’nin sözleriyle Sevim Hanım
gülerek oğluna bakmıştı. Erhan tek kaşını yukarı kaldırarak annesine bakmıştı.
“Babamla
Cihangir’in arasının bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum.”
“Evladım
siz çalışıyorsunuz, sabahtan akşama kadar yoksunuz. Babanız emekli olduktan
sonra neredeyse tüm zamanını evde geçiriyor. Çocuklarla oynayıp duruyor.”
“Ciddi
misin anne, inanmam.” Ali şaşkınlıkla annesine bakarken Sevim Hanım kaşlarını
çatarak onlara bakmıştı.
“Sizinle
az mı oynadı evladım. İşten eve geldiğinde soluğu sizin yanınızda alırdı. Sevgiden
yana eksiğiniz mi oldu?” Sevim hanım oğluna kızarken Ali buruk bir şekilde
gülümsemişti. Annesi doğru söylüyordu. Babası çok çalışsa da eve geldiğinde
onlarla vakit geçirmeye özen gösteriyordu. Annesi kocasıyla vakit geçiremezken
çocukları babalarıyla gülüp oynuyordu.
“Erkan
abimler aradı, tebrik ediyorlar.” Ali konuyu değiştirmek için konuşurken Sevim Hanım
bakışlarını torununa çevirerek “Zahmet etmişler,” dediğinde Erhan annesinin
kırgınlığının geçmediğini anlamıştı. Annesine yaklaşarak kolunu omzuna atıp
şakağını öpmüştü.
“Her
şey düzelecek anne, sen canını sıkma.”
“Hepsi
yaşını almış evladım benden çıktılar. İlerisini ben düşünemem artık. Allah yuvalarında
huzur versin.”
“Ah
be güzel anam, senin kıymetini kısa sürede anlayacaklar merak etme.”
“Bırak
anlamasınlar. İlerde evlatlarıyla sınanmalarından korkarım.” Ali annesine üzgün
bir şekilde bakarken telefonunun çalmasıyla bebeğin uyamaması için hemen
telefona cevap vermişti. Genç adam kısa süre karşı tarafı dinledikten sonra
hızla odadan çıkmıştı.
“Nereye?”
Erhan arkasından seslense de genç adam onu duymamıştı. Koşarak koridorda ilelerken
onu görenler şaşkınlıkla arkasından bakmıştı. Acil servisten içeriye girdiğinde
endişeyle etrafına bakınmaya başlamıştı. Gözü tanıdık bir bedene takıldığında
hızla yanına koşmuştu.
“Enişte,
karım nerede?” Engin arkasını döndüğünde Ali’nin endişeli yüzüyle
karşılaşmıştı. Genç adam kısa bir süre Ali’ye bakarken Ali dayanamayarak
çıkışmıştı.
“Ne
bakıyorsun öyle, Efsun nerede? Yaralandı dedin karım nerede?” dediğinde genç
adam sakin bir şekilde “Endişelenecek bir durum yok, kolu sıyırdı sadece.” Engin
gülümseyince Ali kaşlarını çatarak genç adamın yakasına yapışmıştı.
“Ne
demek kolu sıyırdı. Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Karımın vurulduğunu söylüyorsun
birde dalga geçer gibi gülüyorsun.”
“Ali?”
Ali duyduğu sesle hızla ardına bakarken bir kolu askıda olan karısını görünce
endişeyle ona doğru gitmişti.
“Efsun,
iyi misin?” Ali genç kıza sarılırken Efsun’dan gelen inlemeyle hızla geri
çekilmişti. “Özür dilerim canını yaktım,” derken oldukça endişeliydi. Karısının
başka bir yarası olup olmadığını anlamaya çalışırken Efsun hafif gülümsemesiyle
onu izliyordu. İki haftadır görevdeydi. Düşünecek çok zamanı olmuştu. Ali
üzerini kontrol ederken sağlam olan elini uzatarak genç adamın yanağını tutarak
kendisine bakmasını sağlamıştı.
“İyiyim
Ali, sadece basit bir sıyrık.” Ali kızın bakışları altında yutkunurken yanağındaki
eli tutarak iyece yüzüne bastırmıştı. “Sağ salim döndün sonunda. Çok şükür,”
derken karısının koluna dikkat ederek ona sarılmıştı. Efsun ona izin verirken
kocasının omzunun üzerinden kendilerine gülümseyen Engin ile göz göze gelmişti.
“Hastane neden bu kadar kalabalık, birine bir şey mi oldu?” Efsun geri çekilirken endişeyle genç adama sormuştu. Ali genç kıza gülümseyerek “Çisem yengem doğum yaptı, onun için toplandılar. Bırak şimdi onları hadi gidelim.” Efsun ne olduğunu anlayamadan genç adam elinden tutup onu çekiştirmeye başlamıştı. Arkalarından seslenen Engin umurunda bile değildi. Şu anda tek düşündüğü Efsun ve onu nasıl ikna edebileceğiydi.
***
Bölüm hakkında düşüncelerinizi yazarsanız sevinirim. Şurası böyle olsaydı ya da şurasında hata mı var diye öneride bulunursanız sevinirim.

Emeğinize sağlık ..çok güzel bir bölüm olmuş..her pazar bölümü sabırsızlıkla bekliyorum 🤗
YanıtlaSilAli cigim sıkı tut o elide kaçmasın yine efsun bebekte doğdu gözleri aydın yalnız bu doktora takıldım niye ısrarla ameliyat dedi emeğine yüreğine sağlık güzel bölümdü
YanıtlaSilEfsun ve Ali’nin evlenmesi çok iyi oldu. Erhan sayesinde birbirlerini kaybetmemeleri gerektiğini çok hızlı bir şekilde anlamış oldular. Efsun ve Ali’nin olduğu bölümleri de heyacanla bekliyorum. Çisem ve Erhan sonunda sağ salim kavuştular evlatlarına. Hikmet Bey’in Cihangir’e olan tavrı da çok güzel ama Hikmet Bey’in doğruları gördükçe değiştiği düşünülürse bu tavrı beklediğim bir şeydi. Çisem’i ameliyat etmeye çalışan doktora verilen cezayı da görmeyi çok istiyorum. Gerçek hayatta da böyle şeyler olduğu düşünülünce hikaye de bile yapılanlar cezasız kalmasın istiyor insan. Haftaya pazar günü gelecek olan bölümü sabırsızlıkla bekliyorum şimdidien.
YanıtlaSilMuhteşem ötesi bir an önce kitap olsun hemen alacağım harika bir hikaye❤️🥰
YanıtlaSilEline emeğine yüreğine sağlık her zaman ki gibi güzel bir bölüm olmuş severek okudum
YanıtlaSilSonundabe
YanıtlaSilSonunda bebek doğdu sağ salim. Efsun ve Ali de evliliği kabul edecek belli çok güzel bölümdü
YanıtlaSilÇok güzel bir bölümdü ellerine sağlık fitne eltiler ne yapacak bakalım
YanıtlaSilOmları okumak için sabırsızlanıyorum onları yazacak mısın acaba
Çok şükür küçük ağa doğdu darısı Çisem ve efsuna
YanıtlaSilEmeğine sağlık çok güzeldi
YanıtlaSilÇok güzel bir bölümdü sabırsızlıkla bekliyorum. Ali ve efsun sahneleri çok güzel yeni bı aşkın kivilcimlarini okumak güzel geliyor. Çisil kuşumdan da ekleseydin be yazarım kocasını süründürdigü bölümleri merak etmiyor değiliz hani nasıl barıştılar Asaf dersini aldimi merak ediyorum.sevim hanım cocujlsrini bin bir zorlukla büyütmüş ama Ahmet ve Erkanin bu derece eşleri gibi degiesi ccok zor hamgi anne kaldırabilir ki umarım hatalarını anlarlar biran önce 🥰
YanıtlaSilSonunda küçük ağa doğdu. Ayşem yine kurtarıcı oldu. Yazarcım bebeğin adı ne olacak. Emeğine sağlık
YanıtlaSilYine çok güzel bir bölümdü. Nihayet beklenen paşa geldi.Ayşem iyi ki doğumda bulunmuş doktor sıkıntı yaratabilirdi.Ali ile Efsun un böyle kavuşması güzel haberlere neden olacak gibi. Emeğinize güzel yüreğinize sağlık 🍀
YanıtlaSilAli ve Efsun nasıl da hemen kabullenmiş valla 😂😍doktor resmen bebeği ve Çisemi öldürmek istedi cezasını sabırsızlikla bekliyorum 😡Cihangir ve Hikmet beye bittim ya😍Ahmet ve Erkan cidden hala akillanmamis mi ya😡annesini babasını ne hale getirdiler torunlarını bile göremiyorlar 🥺 Ahme ve Erkan'ın çocukları inşallah uzaklaşmaz anneler yüzünden ya😔 Ayşem bir kuzen daha dogurttu 😂
YanıtlaSilKarımla Alaska'da çalışırken ve yaşarken tanıştım. Evlendiğimizden beri, başka bir eyalette zirveye çıkmaya karar verene ve orada kendisine daha yakın olan biriyle tanışana ve sonunda onunla kaçana kadar her şey yolundaydı. Eve geri dönme çabalarım boşa çıktı ve ailesi bizi yeniden bir araya getirmek için ellerinden geleni yaptı ama hiçbir şey işe yaramadı. Herkes gibi ben de Dr. Isikolo ile iletişime geçtim ve sonunda harikalar yarattı ve şimdi karım bana geri döndü. Onunla kaçan adam tarafından hipnotize edildiği ortaya çıktı. Duygularımın beni ele geçirmesine asla izin vermediğim için mutluyum ve onunla evliliğimi bitirdim. Dr. Isikolo güçlü bir büyücüdür ve sonuçların 48 saat sonra ortaya çıkacağını söylediğinde ona güvenin. Herhangi bir yardıma ihtiyacınız varsa hemen onunla iletişime geçin: isikolosolutionhome@gmail.com veya +2348133261196 numaralı telefondan WhatsApp'tan mesaj atın.
YanıtlaSilÇok güzel bir bölümdüü💖💖
YanıtlaSilMerhaba bölüm çok güzeldi kitabı okuduğum dan beri aklıma takılan bir şey var narinle neden yeterince ilgilenilmiyor hep cihangir narin çisemin yanına gitmezse sanki yok gibi Erhan cihangirle çok güzel ilgileniyor ama çisemin narine olan anneliği bana geçmedi narini biri takip ediyor kiz söylemese farkına bile verilmiyor evet cihangir bebek tabiki ilgilenecekler ama ben cisemin narinle anne kız başbaşa yaptıkları birşeyleri de okumak isterdim sanki sadece cihangir çocukları cisem doğum yaptı cihangir var narin yok narin akıllarına kendini sormazsan yok gibi
YanıtlaSilHikmet bey cihangirle dede torun ilişkisini ilerletmiş:) keşke diğer evlatları da onların sevim hanım ve onun kıymetini bilseler.
YanıtlaSilUfaklık doğdu iki aileyi de mutluluk yaşattı.
Ali sonunda efsuna kavuştu bakalım düğünden sonra daha da mutlu olacaklar. :) efsun yakında Alim demeye başlar : )
🥰🥰🥰🥰
YanıtlaSilEvliliğimde her şeyimi verdim ama o yine de beni ve çocuklarımızı terk etti. Ailesi benim için savaştı ve yine de hiçbir şey değişmedi ve o kırgın ve üzgün bir şekilde gitti. Bir gün her şeyin bizim için düzeleceği ve size geri döneceği umuduyla devam etmeyi başardım. Çocuklar için harika bir baba ve onun bize geri döneceğine dair büyük bir inancım vardı. Sorunu nasıl çözeceğini gerçekten bilen Dr. Isikolo ile iletişime geçecek kadar şanslıydım ve bunu yaptı ve sürprizime göre kocam bana geri döndü. Bunun nasıl mümkün olduğuna hala şaşırıyorum ama bu gerçekten doğru. Çalışmasının sonucunun 48 saat sonra ortaya çıkacağı kesin. Kocam geri döndü ve daha iyisini biliyorum Dr. Isikolo gerçekten herkesin güvenebileceği dürüst bir adam. Partnerler arasındaki sorunları çözme ve onları tekrar bir araya getirme işinde iyi. Ona e-posta gönderebilirsiniz: isikolosolutionhome@gmail.com Viber/WhatsApp üzerinden +2348133261196 numaralı telefondan mesaj atabilirsiniz
YanıtlaSilDr. Lukas'ın evliliğimdeki sorunlarımı çözdüğünü ve benim için yaptığı her şeyin benimle kocam arasındaki neşe ve mutluluğu beslediğini anlatarak buraya gelebildiğimi bilmek kalbimi sevindiriyor. Kocamı başka bir kadına neredeyse kaybedeceğim zaman perişan olmuştum, çünkü onunla bazı sorunlarım vardı ve ayrıca bilmediğim bir kadın, adamımı benden almak için elinden geleni yapıyordu. Aslında bir süreliğine evden ayrılmıştı ve onu geri almak için yaptığım her çaba hiçbir zaman iyi bir sonuç vermedi. İyiliğiyle hemen yardımıma gelen ve yaşadığım sorunu çözen Dr. Lukas'tan yardım istemek zorunda kaldım. Kocam bana ve kızıma geri döndü ve bu uzun zamandır başıma gelen en iyi şey. Şüphesiz çalışmalarının sonucu 2 gün sonra kendini göstermeye devam ediyor. Kendisine okukutemple@gmail.com e-posta adresinden ve ayrıca +44-7469-341745 numaralı WhatsApp numarasından ulaşabilirsiniz.
YanıtlaSil