Keyifli okumalar...
****
Genç kız
kardeşiyle hazırlanıp evden çıkarken annesinin dikkatli olması konusundaki
tembihlerini dinliyordu. Banu ablasının gülümseyerek kadına sarılışıyla içlense
de belli etmemişti. O annesiyle hiçbir zaman bu kadar yakın olmamıştı. Buruk bir
gülümsemeyle asansöre binerken Efnan kardeşinin asılan yüzüne bakmıştı.
“Ne oldu?”
“Çok şanslısın
biliyor musun? Zeynep hanım seni kendi kızı gibi seviyor. Öz annen değil ama öz
annelerden daha sevgi dolu.”
“Öyledir. Annenle
aran iyi değil mi?”
“Bilmem, biz pek
konuşmayız. Bazen bana vebalıymışım gibi davranıyor. Ona sarıldığımı hiç
hatırlamıyorum.” Efnan kardeşi izin üzülürken başını iki yana sallamıştı.
“Seni seviyordur
muhakkak. Belki de sevgisini belli edemiyordur.”
“Sanmıyorum. Abimi
gayet güzel seviyor. Bizim ailede erkekler daha çok el üstünde tutuluyor.” Banu’nun
yüzü iyice asılırken Efnan kolunu kardeşinin omzuna atarak sarılmıştı.
“Merak etme, her
şerde vardır bir hayr. Eminim baban seni çok seviyordur.” Banu duyduğuyla
gözleri parlayarak ablasına dönmüştü.
“Evet, babam
beni daha çok sever. Abime pek yüz vermez ama sevmediğinden değil, sadece onun
davranışlarından hoşlanmadığı için. Beni abime karşı hep savunur.”
“Bak gördün mü? Şimdi
sil yanaklarını gidip babanın durumu nasıl öğrenelim. Sonra da seni okuluna
bırakayım.”
“O okula gitmek
istemiyorum.”
“Şimdilik idare
et, sonra seni başka okula yazdıracağım. İstersen bu mahallenin okuna bile
gidebilirsin. Eğitimi çok iyidir.”
“Gerçekten mi? Ama
nasıl?” ikili apartmandan çıkarken arabaya yaslanmış bir şekilde kendilerini
bekleyen Açelya’yı görmüşlerdi.
“Bu abla her
zaman seninle mi olacak?”
“Evet, bir süre
benimle olacak. Merak etme iyi anlaşırsınız. Biraz soğuk durur ama iyi
kalplidir.”
“Bilmem,” ikili
gülümseyerek Açelya’nın açtığı kapıdan arabaya binerken Efnan öne doğru
eğilerek “Hayırlı sabahlar Açelya abla nasılsın?” diye sordu.
“Sana da Efnan,
şükür… Nereye gidiyoruz?”
“Önce hastaneye
gideceğiz abla, oradan da Banu’yu okula bırakıp şirkete geçeceğiz.” Açelya yola
koyulurken Efnan geriye yaslanarak arabanın camından dışarıyı izlemeye
başlamıştı. Hava bulutluydu ve ön cama ince ince yağmur damlaları vurmaya
başlamıştı. Böyle havalar her zaman genç kızı sevindirmişti. Yağmuru severdi, toprağa
düşen bir çiy tanesi bereketti. Derin bir iç çekerek yan tarafında sessizce
oturan kardeşine kısa bir bakış atmıştı. Babası iyi olana kadar onu yanından
ayırmayacaktı. Şirkete gider gitmez avukatı arayıp velayet durumunu soracaktı. Ne
kadar hızlı o kadar iyiydi.
Araba hastanenin
önünde durduğunda Açelya etrafı gözlemleyerek aşağı inip Efnan’ın tarafından ki
kapıyı açmıştı. Efnan kardeşinin de arabadan inerek yanına gelmesini
beklemişti. Önde iki kardeş arkada Açelya hastanenin kapısından içeriye
girdiklerinde Efnan istem dışı etrafına bakınmaya başlamıştı. Ahmet’in de
hastaneye geleceğini biliyordu. Hala hastanede olup olmadığını merak ederken
cesaret edip onu arayamıyordu.
“Birini mi
arıyorsun?” Açelya kızın etrafı gözlediğini görünce sormadan edememişti.
“Ahmet hastaneye
gelecekti, hala burada mı bilmiyorum.”
“Ara o zaman,”
dediğinde Efnan utanarak bakışlarını kaçırırken Banu ablasının omzuna vurarak “Utandın
mı sen?” diye şakalaşmıştı.
“Neyse hadi
gidip doktorla konuşalım sonra da işimize bakarız.” Genç kız hızlı adımlarla önden
yürürken Açelya gülerek arkasından bakmıştı. Önce doktorla konuşulmuş yeni
testler yapılacağı söylenmiş sonrasında komple bir taramadan geçerek
organlarının durumu hakkında bilgi edinileceğini söylemişti. Bunun için bir
süre daha yoğun bakımda kalacaktı. Görmek istediklerinde akşama görebileceklerini
şu anda yorgun düştüğü için uyutulmaya devam edildiğini öğrenmişlerdi.
“Doktor Bey bugün
kan vermek için bir tanıdık gelecekti, kan verebildi mi acaba?” Efnan merakla
sorarken iyi bir haber almak için içinden dua ediyordu.
“Evet, eşiniz sabah
uğradı. Şu anda kan verme odasında olmalılar.” Efnan rahat bir nefes alırken
Açelya genç kızın her hareketini takip ediyordu. Kan grupları uysa da beyaz kan
öyle herkesten alınmıyordu.
“Peki teşekkür
ederiz. Biz şimdilik kalkalım, bir sorun olduğunda lütfen beni ve eşimi arayın.
Her ihtiyaçta burada olacağız.” Banu sessizce ablasını takip ederken Efnan
yolunu değiştirerek kan bölümüne doğru ilerlemeye başlamıştı. En azından Cengiz’e
teşekkür etmesi gerektiğini hissediyordu.
“Nereye?”
“Ahmet’e
bakacağım,” derken Açelya ve Banu onu takip etmeye devam etmişti. Kan odasının
koridoruna girdiğinde kapı ağzında sandalyede başını duvara yaslamış bir şekilde
oturan kocasını görünce ona doğru ağır bir şekilde ilerlemişti. Hemen yan
tarafında başka biri daha vardı.
“Ahmet!” genç
adam duyduğu sesle hızla gözlerini aralarken yerinden doğrularak karısına
bakmıştı.
“Efnan, siz ne
zaman geldiniz?”
“Yeni geldik,
doktorla konuşup gidecektik. Sizin burada olduğunuzu görünce uğramak istedim.”
Ahmet gülümseyerek genç kadına bakmıştı. Yan tarafında ki hareketlenmeyi hissedince
karısı kısa bir bakış atarak hemen gözlerini kaçırmıştı.
“Hoş geldin
yenge, geçmiş olsun. Ahmet anlattı durumu,” diyen adam konuşmasına devam
etmişti. “Sen bizi hatırlamazsın belki ama mahalleden Kenan ben. Ahmet’in
çocukluk arkadaşıyım.” Efnan başını sallayarak cevap vermişti.
“Teşekkür ederim
Kenan, Kadife teyze nasıl? İnşallah bir sıkıntısı yoktur.” Kızın naif sesi
Ahmet’in içine işlerken Kenan şaşkınlıkla genç kıza bakmıştı. Nedense ona
bakmaktan ar ederek hızla bakışlarını kaçırmıştı.
“Annemi hatırlıyor
musun? İyi şükür torunlarla uğraşıyor.”
“Ayşe abla
evlendi demek,” Efnan’ın böyle giderse tüm ailesini sayacağını düşünen Kenen
gülmeden edemedi.
“Öyle, bizde
Ahmet’le gelelim elimizden bir şey gelir mi diye bakalım dedik. Cengiz kan
veriyor, birazdan biter. Benim de bir arkadaş gelecek birazdan o da kan verebilirse
verecek.”
“Allah razı
olsun Kenan,” genç kız buruk bir şekilde kocasına dönerek devam etmişti. “Biz
şirkete geçeceğiz. Senin işin uzun sürecek gibi. İstersen gelme bugün.”
“Gerek yok
gelirim. Hem unuttun mu öğle birlikte yiyeceğiz.” Genç kız utanarak bakışlarını
kaçırırken Ahmet ona hayranlıkla bakıyordu. Kenan kardeşim dediği arkadaşının
bakışlarını görünce derin bir rahatlama yaşamıştı. Ahmet farkında değildi ancak
Efnan’a vurulmuştu. O bakışları daha önce Aslı’ya bakarken bile görmemişti.
“Çok şükür,”
diyen Kenan sessiz olduğunu düşünse de Ahmet arkadaşına kaşlarını çatarak
bakmıştı.
“Bu arada
hayırlı olsun yenge, yeni öğrendik bilseydik daha önce tebrik ederdik. Çok sevindik
arkadaşlarla.” Efnan adamın evliliklerinden bahsettiğini anlayınca başını
sallayarak “Allah razı olsun,” dedi. Efnan gitmek için hareketlendiğinde Ahmet
arkadaşına dönerek “Ben yolcu edeyim birazdan gelirim,” dedi.
“Et tabi
kardeşim, sen rahatına bak.” Kenan’ın imalı sözleriyle Ahmet kaşlarını çatarak
ona bakmıştı.
“Kenan, aklını
alırım.” Kenan gür bir kahkaha atarken Efnan iyice kızararak arkasını dönüp
çıkışa doğru ilerlemeye başlamıştı. Ahmet hızlı birkaç adımda karısına yetişerek
genç kızın yanda asılı duran elini tutarak sıkıca avucuna hapsetmişti. Efnan kısa
bir duraksamanın ardından derin bir iç çekip başını iki yana sallamıştı.
“Sen Kenan’ın
kusuruna bakma, onlara haber vermedim diye benimle uğraşıyorlar. Kötü niyetli
değillerdir.”
“Anlıyorum,
benim çok arkadaşım yok o yüzden kimseye haber vermedim. Senin arkadaşlarınla
aranın bozulmasını istemem.”
“Ne yani onlarla
görüşmeme karışmayacak mısın?” Ahmet sesinde şakacı bir ton katsa da
düşüncelere dalan genç kız o tonu algılayamamıştı.
“Neden karışayım
ki? Eminim arkadaşların düzgün kişilerdir.” Efnan’ın ciddi bir şekilde cevap
vermesiyle genç adam yerinde durarak karısının da kendisine bakmasını sağlamıştı.
“Bana her
şekilde karışma hakkın var Efnan, bir tek sen… Senin kalbini incitecek bir şey yapmam.
Eğer olurda incitirsem beni uyar olur mu, bil ki bilerek yapmamışımdır.” Efnan
dikkatle adamın gözlerine bakarken kendine şaşıyordu. O bir adamın gözlerine bu
kadar uzun süre bakabileceğini bile düşünmezken şimdi karşısında kendisine henüz
yapmadığı bir şey için teminat veriyordu. Başını salladığında genç adam
gülümsemeyerek içine işleyen gözlere son kez bakıp döner kapıdan dışarıya
çıkmıştı. Efnan arabanın nerede olduğunu anlamaya çalışırken Açelya öne çıkarak
yolu göstermişti.
“Dikkatli olun,
ben öğleye şirkette olmuş olurum. O zamana kadar Allah’a emanetsiniz.” Efnan
arabaya bindiğinde Banu yan tarafa oturarak ablasına gülerek bakmıştı.
“Çok tatlıydınız.
Eniştem sana içi giderek bakıyor.” Efnan kaşlarını çatarak “Saçmalama Banu, yok
öyle bir şey.”
“Elbette öyle,
kız doğru söylüyor. Damat efendi sana vurgun gibi.” Efnan Açelya’nın sözleriyle
yutkunurken içten içe bunun doğru olması için dua ediyordu.
“Okula gidelim
önce, sonra da işe geçeriz.” Efnan konuyu değiştirirken diğerlerini güldürmüştü.
***
“Vay arkadaş,
seni böyle görmek varmış. Cengiz çok şey kaçırdı.” Ahmet arkadaşının yanına
geldiğinde Kenan ona takılmaya başlamıştı.
“Ne varmış
halimde?”
“Oğlum aynada gözlerine
baktın mı hiç? Yengeye bakarken ışıl ışıldılar. Sanki senelerdir görmediğin
birini görmüş gibi atel ediyorlardı.”
“Saçmalama…”
Ahmet arkadaşından kurtulmak için uğraşsa da Kenan’ın susmak gibi niyeti yoktu.
Derin bir nefes alarak arkadaşının omzuna elini koyarak birkaç kez dostça
vurmuştu.
“Senin adına çok
sevindim. Efnan’a olan bakışlarını görmeseydim içinde hep bir ‘acaba’ olacaktı.
Çok şükür, mutlu olacaksınız. Kızı başkasına ezdirme. Efnan biz bildik bileli
sessizdir.” Ahmet onun kimden bahsettiğini anlayabiliyordu. Gözlerini kısarak “Ne
biliyorsun?” diye sordu.
“Geçenlerde onu
bizim mahallede dolanırken görmüşler. Yakında annenin kulağına gider ben söyleyeyim.
Karının üzülmesine izin verme.”
“Efnan olanları
biliyor, üzülmesini gerektirecek bir durum yok.”
“Sen yine de
dikkatli ol. Tekrar mahalleye gelirse olay çıkar gibi. Bizim kızlar bayağı
kinlendi Aslı’ya.” Ahmet sıkıntıyla nefesini dışarıya verirken başını iki yana
sallamıştı. Mahallede birçok arkadaşı vardı. Aralarında elbette okuldan kız
arkadaşları da vardı. Mahalle çocukları birbirinin ardını kollar, gerekirse olaylara
müdahale ederdi. Hele Ahmet’in evlendiğini duysalar mahallede bayram havası eserdi.
Nitekim genç adam kendini tuttuğundan beri, yani çalışıp iyi kazanmaya
başladığından beri birçoğuna yardım etmişti. Kiminin kirasına yardım etmiş,
kiminin hastane masrafları için seferber olmuştu. Fabrikaya çalışması için aldığı
işçiler cabası. Gizliden gizliye durumu iyi olmayan öğrencilere de burs
veriyordu. Ne kadar çok dağıtıyorsa o kadar çok kazanıyordu. Yardım ettiği birçok
kişi yardımın kimden geldiğini bilirdi ancak genç adamı mahcup etmemek için
dile getirmezlerdi. Son beş yıldır çektiği acıya şahit olan mahalle sakinleri
Ahmet’in gözünün içine bakar olmuştu.
“Sen kızlara
söyle sakin kalsınlar kimseye bulaşmasınlar.”
“Evlendiğini
duyduklarında ortalık ayağa kalkacak biliyorsun değil mi? On beşinden yirmi
beşine birçok hayranın var.” Ahmet gülümseyerek başını iki yana sallamışlardı.
“Karıma bulaşırsalar
çok üzülürüm. Bilmeyene söylersin.” Cengiz’in odadan çıkmasıyla iki adam ona
dönmüştü.
“Şu hale bak biz
kan dökelim bunlar burada lak lak yapsın. Ne konuşuyorsunuz?”
“Yenge gelmişti
kaçırdın.” Cengiz etrafına bakınırken hayıflanarak “Oğlum insan haber verir
değil mi? Bir geçmiş olsun derdik.”
“Dersin yine,
akşama bize gelirsiniz. O da size teşekkür etmek için gelmişti.” Cengiz’in
gözleri kararırken Ahmet hızlı davranarak arkadaşını banka oturtmuştu.
“Keşke hemen
kalkmasaydın.”
“Görevli dedi
ama bekleyen hastalar vardı. Onlara sıra vermek için dışarıda otururum dedim.” Ahmet
arkadaşının başında beklerken Kanan ciddileşerek “İyi misin? Çok mu kanını
çektiler?” diye sorduğunda Ahmet gülerek başını iki yana sallamıştı.
***
Genç kız
kardeşini okula bıraktıktan sonra işe geçerken Açelya ile sohbete başlamıştı.
Banu’nun yanında soramamıştı ancak merak ediyordu.
“Sağlak’lardan
haber var mı? Bırakıldılar mı biliyor musun?”
“Hala sorguları
devam ediyor. Avukat velayet davası açtığına dair belge gönderdi annesine. Babası
sağlıklı olmadığı için onun bildirisi de karısına gitti.”
“Peki avukat ne
dedi, alabilecek miyim kardeşimin velayetini?”
“Kimlik
belgeleri her şey tam. Bir sorun çıkmayacağını söyledi. Özellikle doktorun
verdiği ifadeden sonra işleri zor. Babanın ölümüne sebep olabilirlerdi.”
“Allah korusun,
inşallah cezalarını çekerler. Benim de yakamdan düşerler.”
“O iş biraz
karışık, senin peşinde olanlarla amcan olacak adam anlaşmış. Babanın karısı da
ona ayak uydurmuş. Sanırım mali kriz var şirkette, ya da öyle gösteriyorlar. Düze
çıkmak için senin formülü satmayı amaçlıyorlar.”
“İyi de formülü
alsalar bile bir işe yaramayacaktır. Tüm formül parçalı bir şekilde saklanıyor.
Tamamı bir yerde değil.”
“Ama bunu onlar
bilmiyor.” Açelya sıkıntıyla soluklanmıştı. Efnan’ın başına bir şey gelmesinden
endişe ediyordu. Elbette onu korumak için elinden geleni yapacaktı ama bazen onunda
imkanları sınırlıydı. “Sen yine de dikkat et, yanında ben olmadan bir yerlere
gitme.”
“Teşekkür ederim
abla, Allah senden razı olsun. Senin de canını tehlikeye atıyorum.”
“Benim işim bu,
inan bana belki de en kolay iş bu benim için.”
“Yine de
önceliğin kendin olmalı. Olurda başımıza bir şey gelirse önce kendini kurtar. Sonra
nasılsa beni kurtarmaya gelirsin.”
“Saçmalama, seni
asla bırakmam.” Efnan buruk bir gülümsemeyle genç kadına bakmıştı. Çocukken bırakılan
biri olarak bu sözün onun için anlamını asla tahmin edemezdi. Fabrikanın güvenlik
bahçesinden içeriye girdiklerinde arabasının plakasının yazılı olduğu park
alanına park etmişlerdi. Efnan arabadan inerken hissettiği ürpertiyle başını
kaldırıp yönetim binasına baktı. Her zamanki gibi pazarlama müdürü Hakan Bey
onu izliyordu. Yanında bir hareketlilik hissedince Aslı denen kızın da
kendisine bakmaya başladığını görünce yüzünü değiştirerek laboratuvara doğru
ilerlemişti.
“Bu ikisinden
hoşlanmıyorum, ikisine de dikkat et Efnan.” Efnan başını sallayarak binadan
içeriye girdiğinde Mercan ve Cem ellerinde dosyalarla onu karşılamıştı.
“Cem Bey neden
buradasınız?” Efnan merakla sorarken Mercan konuşmuştu.
“Efnan Hanım
Ahmet beyin imzalaması gereken belgeler varmış. O gelmeyince size getirdi ama
malum sizde geç geldiniz.”
“Dosyaları odama
bırakın ben imzalayınca size gönderirim.”
“Ama aciliyeti
vardı.” Cem dikkatle konuşurken Efnan asistanına bakarak konuşmuştu.
“Sen dosyaları
al ben imzalayınca geri götürürsün. Cem bey de işinin başına dönsün. Ahmet bey
öğleye gelecek.” Cem dosyaları genç kıza verirken Efnan Açelya eşliğinde
odasına kadar gitmişti. Son gelişen olaylardan sonra genç kız iş yerinde bile
güvende hissetmiyordu. Özellikle laboratuvarda çalışan kişilerin bilgilerini
Açelya’ya vererek araştırmasını istemişti. Hangi ilacın üzerine çalıştığını
ancak laboratuvardaki kişiler bilebilirdi ve dışarıya bilgi sızdıysa
laboratuvarda çalışanlardan biri tarafından sızdırılmış olmalıydı.
Üzerini çıkararak
önlüğünü giyip masasının arkasına geçmişti. Mercan’ın masasının üzerine
bıraktığı dosyaları inceleyerek gerekli gördüklerine imza atarken birkaç dosyayı
Ahmet’e sormak için kenara ayırmıştı. İmza işleri bittikten sonra kendi
işlerine dönen genç kız zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı. Kapısı tıklatılıp
içeriye giren genç adamı gören Efnan bilgisayarının ekranındaki saatine bakarak
“Öğle mi oldu?” diye sormuştu.
“Sen işlere daldın
anlaşılan, hadi yemeğe çıkalım.”
“Çok işim var
Ahmet, yemek hanede yesek olmaz mı?” genç kızın sözleriyle adam ona kıyamayarak
“Olur sen nasıl istersen?” diye cevap vermişti. Aklına gelen şeyle “İstersen
buraya yemeği getirelim,” dediğinde Efnan başını iki yana sallamıştı.
“Çalışanların
arasına katılmamız gerek, son zamanlarda işi çok boşladık. Disiplinin bozulmaması
için görünmemiz şart.” Ahmet kıza gülümseyerek bakmıştı. İşe henüz
gelebilmişti. Cengiz’den sonra Kenan’ın arkadaşı da kan vermeye gelmişti. Bu yüzden
biraz daha oyalanmak zorunda kalmıştı. Cengiz’i halsiz kaldığı için evine
bırakırken Kenan’da arkadaşını kendi evine bırakmıştı. Öğlenin olmak üzere
olduğunu görünce yönünü iş yerine çevirdiğinde içi içine sığmıyordu. Efnan’la
yemek yemeği kaçıramazdı. Yemekhane de yiyecek olsalar da Ahmet sorun
etmiyordu. Şirkette herkes Efnan’ın evli olduğunu, kendisiyle evli olduğunu
idrak etmesi için fırsattı bu.
“Hadi çıkalım o
zaman,” Efnan yerinden kalkarak telefonunu cebine atmıştı. Çantasını kilitli
dolabına koyduğu için alma gereksinimi hissetmedi. Odadan çıktıklarına genç kız
odasının kapısını kilitleyerek genç adama dönmüştü. Ahmet ona elini uzattığında
birkaç saniye genç adamın eline baktıktan sonra naif elini uzatarak genç adamın
avucuna bırakmıştı. İçi heyecandan kıpır kıpırdı. Utanıyor olsa da Ahmet’in
elini tutmak ona güç veriyordu. Birlikte binadan çıkıp yemek hanenin olduğu
ayrı mekana girdiklerinde gözlerin üzerlerinde olduğunu biliyorlardı. Onları evlendiğini
öğrenenler çifte hayranlıkla bakarken durumu kabul etmek istemeyenlerde
gözlerindeki bariz kinle bakıyordu.
“Doğruymuş demek
ki, evlenmiş bunlar!” Efnan’ın kulağına gelen fısıltıyla genç kızın bakışları
Ahmet’e dönmüştü. Ahmet sıraya girmiş karısı ve kendisi için yemek alıyordu.
Efnan’ı da boş masalardan birine oturtmuştu. Önce genç kızın yemeğini önüne
bırakırken sonra dönerek kendi tepsisini alarak yanına gelmişti. Karı koca
karşılıklı otururken dikkatli bakışların hedefindeydi.
“Sanırım kötü
bir fikirdi burada yemek istemek.”
“Neden?” Ahmet
karısının sözleriyle ona bakmıştı.
“Herkes bize
bakıyor, rahat yiyebileceğimi sanmıyorum.”
“Sen onları boş
ver bana odaklan. Çıkışta ne yapalım?” genç adam sorarken Efnan çorbasından bir
kaşık alarak tadını damağında hissetmişti.
“Bilmem, aklımda
bir şey yok. Akşama hastaneye gideceğim ama öncesi boşum.”
“O zaman alışveriş
yapalım, henüz bir iğne bile almadık evimize.”
“Haklısın, aklında
bir yer var mı? Bu arada benim maaşım henüz yatmadı,” diyen kızla Ahmet istem
dışı gülmüştü.
“Maaşını ne
yapacaksın?” genç kız başını kaldırıp kocasına bakarken kapıdan giren ikiliyi görünce
gerilmişti. Onu gerildiğini anlayan genç adam ardına dönecekken Efnan hızlı
davranarak “Bakma,” dedi. Ahmet onun dediğini yaparken yemeğine dönmüştü.
“Ee cevap
vermedin? Bir ihtiyacın mı var?”
“Evin tüm
masraflarını sana yıkamam, elbette bende sana yardım edeceğim.”
“Edersin ama şimdilik
yardıma ihtiyaç yok. Evin mobilyalarını yapacak bir yer biliyorum. Sen modeli
beğen eminim severek yapacaklardır.”
“Anlamadım?”
Ahmet gülümseyerek karısını cevapsız bırakmıştı. Birkaç dakika sonra başlarında
dikilen gölgeyle genç adam başını kaldırırken Efnan istifini bozmadan yemeğine
devam etmişti. Masalarına kimin geldiğini elbette tahmin ediyordu.
“Afiyet olsun,”
diyen sesle de yanılmadığını anlamıştı. Genç adam başını kaldırmadan cevap
vereceği sırada Efnan ondan önce davranarak “Teşekkür ederim size de,” dedi. Genç
adam başını kaldırıp karşısında ki karısına gülümseyerek bakarken bu kez başka
bir ses araya girmişti.
“Size
katılabilir miyiz?” Bu kez Hakan’ın sesi ortama yankılanırken Efnan sessiz
kalmış Ahmet adama cevap vermişti.
“Başka sefere
artık Hakan Bey, malum karımla konuşacak özel meselelerimiz var.” Efnan yeniden
yemeğine dönerken üzerindeki kızgın bakışları hissedebiliyordu. Aslı ve Hakan
öfkelense de kalabalık karşısında sakin kalmayı başarmıştı.
“Ahmet Bey
sizinle incelememiz gereken belgeler var, ne zaman müsait olursunuz?” Efnan
duyduğu soruyla gerilirken genç adam geriye yaslanarak Aslı’ya cevap vermişti.
“Hakan Bey,
yetkilerinizi asistanınıza devrettiniz de bizim haberimiz mi olmadı, sizinle
incelenmesi gereken belgeler neden asistanınız tarafından inceleniyor? Benim muhatabım
sizsiniz, yardımcınız değil.” Aslı’yı kaile almayarak direk Hakan beye soran
genç adamın sesi oldukça sertti.
“Benim çok fazla
işim var bu yüzden…”
“Herkesin çok
fazla işi var, beceremeyecekseniz işi bırakabilirsiniz.” Ahmet’in sert sözleri
ortamı gererken Hakan dişlerini sıkarak genç adama cevap vermişti.
“Benim işi
bırakıp bırakmayacağım sizi ilgilendirmez. Haddinizi aşmayın.”
“Haddini aşan
sizsiniz. Mümkünse bir daha önemli konularda asistanız değil siz benimle
görüşmeye gelin. Şimdi izninizle yemeğimize devam etmek istiyoruz.” Genç adam
yemeğine döndüğünde ikili sert adımlarla oradan uzaklaşmıştı.
“Biraz sert
olmadı mı?” Efnan üzgün bir şekilde kocasına bakarken Ahmet nefesini dışarı
vererek karısına dönmüştü.
“Nerede durmaları
gerektiğini bilmeliler. Baştan önlemimizi almazsak daha ileri giderler Efnan.
Senin üzülmeni istemiyorum. İkisinin de bir amacı var ve bu amaca bizim
üzerimizden ulaşmayı düşünüyorlar.”
“Ama kalbini
kırdın, o kız bir zamanlar senin…”
“Bu konu hakkında
seninle tartışmayacağım Efnan, kimsenin kırıldığı yok. Herkes hak ettiği
şekilde muamele görüyor. Onun için sakın üzülmeye kalkma yoksa sen üzülürsün. İnan
senin üzüntüne değecek biri değil.”
“Ama…”
“Aması yok
Efnan, bunlara şimdi taviz verirse daha ileri gideceklerdir. Ben görmüyor muyum
sence? Şimdi bile onlar yüzünden tartışıyoruz. O adamın amacı belli, Aslı’nın
da…” Efnan başını eğerek üzgün gözlerini saklamaya çalışmıştı. Ahmet haklıydı, şu
anda onlar yüzünden tartışıyorlardı. Bundan hoşlanmamıştı.
“Özür dilerim.”
“Sakın…” Ahmet
uzanarak genç kadının masadaki elini tutmuştu. Hissettiği temasla başını
kaldırıp kocasına bakan genç kız Ahmet’in daha da kızmasına neden olmuştu.
“Bakma şöyle
dolu gözlerle. Seni ağlatanları bu dünyadan yok etmek isterdim. Sakın ağlama,
değmez Efnan, tek damla göz yaşına hiçbir şey değmez. Eğer onlar yüzünden bir
damla göz yaşı dökersen sonu düşünmeden onlara ne yapacağımı inan ben bile
kestiremiyorum. Asıl ben özür dilerim seni böyle bir duruma soktuğum için. Daha
ilk günden o kızı şirketten kovdurmam gerekirdi.”
“Yapma Ahmet, o
zaman onu hala sevdiğini düşünür. Bunu yapma, söz bir daha onlar yüzünden üzülmeyeceğim.”
“Tebessüm
sadakadır karıcım, hadi hafif gülümse de gönlüme çiçekler açsın.” Efnan istem dışı
gülümserken Ahmet derin bir iç çekmişti. “Şu gülümsemen var ya insana tüm
derdini unutturur.” Efnan kocasının sözleriyle utanırken tabağını sünnetleyerek
geriye yaslanmıştı.
“Çayı benim
ofiste içelim mi?” Efnan sorarken Ahmet hemen kabul etmişti.
“Sen otur ben şunları
bırakıp geleyim,” İki tepsiyi alan genç adam kirli bölümüne tepsileri
bıraktıktan sonra dikkatli bakışlar arasında karısının yanına giderek elini
tutup çıkışa yönelmişti. İkilinin yan yana ne kadar yakıştığı fısıltıları Hakan
ve Aslı ikilisinin kulağına kadar gitmişti. Aslı Ahmet’in gözlerindeki ifadeyi
gördükçe içten içe öfkeleniyordu. Ahmet’in onu unutmuş olabileceği düşüncesine
genç kız katlanamazken karşısında oturan Hakan’ın da kendisiyle aynı duyguları
paylaştığının farkındaydı.
“Ne
düşünüyorsun?” Hakan genç kıza sorarken Aslı kaşığını kenara bırakarak adama
bakmıştı.
“Ahmet o kızdan
hoşlanıyor. O bakışları biliyorum…”
“Pes mi
edeceksin? Hani sizin aşkınız unutulmazdı, ne oldu?”
“Öyleydi, benim
hatam yüzümden ayrıldık. Şimdide beni affetmiyor.”
“Ben anlamam
Aslı, kendini affettireceksin. O ikisi ayrılacak.”
“Senin bunda
çıkarın ne? Patronun kızı olması mı?”
“Orası seni
ilgilendirmez, o ikisi ayrılacak.” Aslı başını iki yana sallarken öyle bir şeyin
olmayacağını daha yolun başında anlamıştı. Hakan yetmezmiş gibi birde anne
babası baskı yapmaya başlamıştı. Ahmet’i televizyonda gördüklerinden beri Aslı’ya
Ahmet’i yeniden kazanması için ısrar edip duruyorlardı. Acaba ailesine Ahmet’in
evlendiğini söylese miydi? Yemeklerini yedikten sonra işlerinin başına
dönmüşlerdi. Her birinin aklında farklı planlar varken şüphesiz en masum olanı
Efnan’ın düşünceleriydi. Ahmet karşısında oraletini içen karısına içi giderek
bakarken birden “Yakında Trabzon’a gitmem gerek benimle gelir misin?” diye
sordu. Efnan elinde bardağıyla öylece kalırken şaşkınlıkla genç adama bakmıştı.
“Trabzon’a mı? Neden?”
“Yeni aldığım evin tadilatını kontrol edeceğim, hem yeğenlerimi özledim onları da görmek istiyorum. Birlikte gidersek onlarla tanışırsın.” Efnan Ahmet’in başka kardeşi olmadığını bildiği için hangi yeğenden bahsettiğini anlamamıştı. Babasına sormadan cevap veremeyeceği için “Babama sorarım, izin verirse elbette gideriz,” dedi. Ahmet aldığı cevapla sevinirken şimdiden Efnan’la yapacaklarının planlamasını düşünmeye başlamıştı. Güzel olacaktı… Güzel olması için elinden geleni yapacaktı.
***
Bakalım çiftimizi ne bekliyor. Bölümü nasıl buldunuz? Hikaye yavaş mı ilerliyor sizce? Yorum yaparsanız sevinirim.

Bitmeyen düşmanlar Arya ve Alya kardeşler bakalım Trabzon nasıl geçecek emeğine sağlık 🥰
YanıtlaSilEline emeğine yüreğine sağlık çok güzel yazıyorsun severek okudum
YanıtlaSilHarika bir bölümdü teşekkürler.🥰
YanıtlaSilTam kıvamında ilerliyo bence bu kadar naif bir cifte bu yakisir kaleminle yine şenlendik yazarim yüreğine sağlık
YanıtlaSilGüzeldi eline yüreğine sağlık
YanıtlaSilEllerine yüreğine sağlık canım,gayet güzel gidiyor,insan sıkılmadan okuyor ve yeni bölümü sabırsızlıkla bekliyorum
YanıtlaSilEline emeğine yüreğine sağlık
YanıtlaSilEmeğine sağlık harikaydı yazarım 🤍 ikizlere gidiyoruz çok sabırsızim😍 Banuyu alabiliriz inşallah ve o canı yalancilar yakanir🖤Ahmet'in arkadaslari ile tanışacak Efnan hadi bakalım 😅 Aslı ve Hakan ne kadar yüzsüz yaa birde sinirleniyorlar😡hikaye çok iyi ilerliyor hiç yavaş değil😍💜
YanıtlaSilAhmet sen ne güzel seviyormuşsun da haberin yok emeğine sağlık canım
YanıtlaSilİkiside yüzsüz Hakanda Aslı da
YanıtlaSilEvliliğimde her şeyimi verdim ama o yine de beni ve çocuklarımızı terk etti. Ailesi benim için savaştı ve yine de hiçbir şey değişmedi ve o kırgın ve üzgün bir şekilde gitti. Bir gün her şeyin bizim için düzeleceği ve size geri döneceği umuduyla devam etmeyi başardım. Çocuklar için harika bir baba ve onun bize geri döneceğine dair büyük bir inancım vardı. Sorunu nasıl çözeceğini gerçekten bilen Dr. Isikolo ile iletişime geçecek kadar şanslıydım ve bunu yaptı ve şaşırtıcı bir şekilde kocam bana geri döndü. Bunun nasıl mümkün olduğuna hala şaşırıyorum ama bu gerçekten doğru. Çalışmasının sonucunun 48 saat sonra ortaya çıkacağı kesin. Kocam geri döndü ve daha iyisini biliyorum ki Dr. Isikolo gerçekten herkesin güvenebileceği dürüst bir adam. Partnerler arasındaki sorunları çözme ve onları tekrar bir araya getirme işinde iyi. Ona e-posta gönderebilirsiniz: isikolosolutionhome@gmail.com veya WhatsApp üzerinden +2348133261196 numarasından mesaj atabilirsiniz.
YanıtlaSilSelamlar, buna kimin ihtiyacı olduğunu bilmiyorum ama eminim ki birileri benim Dr. Ajayi'nin yardımıyla bulduğum gibi yardım bulabilir. 5 yıldır çıktığım bir erkek arkadaşım var. Bir sabah uyandı ve bana ilişkinin bittiğini söyledi. Bir ay boyunca gözyaşları içindeydim. Çok kafam karışıktı ve kalbim kırılmıştı. Kız kardeşimi ve en yakın arkadaşım Jana'yı benim adıma yalvarmaları için gönderdim ama o ilişkinin bittiğini ve benden bıktığını söyledi. Dr. Ajayi'yi duyduğum çok güzel bir güne kadar, sitesinde bazı tanıklıklar okudum ve denemeye karar verdim. Kendisiyle iletişime geçtim ve bana büyü yapması için yapılması gereken şeyleri söyledi, ilk başta yapıp yapmamam gerektiğini düşündüm, denemeye karar verdim. Büyücü Dr. Ajayi'nin bana yapmamı söylediği şeyi yaptım, sonra 7 güne kadar arayla hiçbir sebep olmadan beni terk eden erkek arkadaşım bir akşam evime geldi ve beni geri almak için yalvardı, hatta kardeşiyle geldi ve af diledi. Çok fazla acı çektikten sonra erkek arkadaşım yine de geri döndü. Çok mutluyum, hepsi Dr. Ajayi sayesinde. Herhangi bir büyü çalışması için onunla iletişime geçebilirsiniz. İLİŞKİ sorunlarınızın üstesinden gelmenize yardımcı olacağına inanıyorum.
YanıtlaSilE-posta: drajayi1990@gmail.com
Viber / WhatsApp: +2347084887094
Efnanın ilaç ve formulleri konusunu asistanı mı aileye haber verdi acaba. Çok yakın ve her şeyi bilirken o olabilir gibi. Trabzona umarım Efnanda gider orda da güzel sahneler okuruz diye düşünüyorum.. Çok güzel bölümdü
YanıtlaSilTrabzon'a gidin rahat edersiniz.
YanıtlaSil