Hayırlı geceler arkadaşlar. Bölüm biraz gecikti. bu aralar gerçekten çok yoğun zamanlar geçiriyorum. Yeni işe girdim ve iş temposuna alışmaya çalışıyorum. Ayrıca ailede sağlık sorunları var onlarla ilgilenmekte zaman alıyor. Her şeyin üstesinden geliniyor da sağlık olmayınca hiç bir şey olmuyor. Hepinize sağlık diliyorum. Keyifli okumalar!,
***
Sabahın
ilk ışıkları karanlık bulutların ardında saklandığında içini hüzün kaplayan
genç kadın konağın büyük balkon koridoruna çıkarak üzerindeki hırkayı iyice
bedenine dolamıştı. Saat epey erken olduğundan konakta çıt çıkmıyordu.
Uyandığından beri içini kemiren bir huzursuzluk hissediyordu. Havanın kapalı
olması, konağın balkonunda görebildiği yerleşim yerlerinin uzaklarında
parıldayan şimşekler onu tedirgin etmişti. Puslu havayı oldu olası sevmezdi. Ne
zaman böyle bir havada içi sıkılsa peşinden kötü bir haber alıyordu.
“Sana
sığındım Allah’ım, bugünü hayırlısıyla atlatmayı nasip et.” İçinden dua ederek
‘amin’ derken bakışları kapıda ki korumalara takılmıştı. Yedi yirmi dört kapıda
ve konağın çevresinde adamlar vardı. Geçmişi hatırlayınca yüzünde buruk bir
gülümseme oluştu. İçinde bulunduğu şu durumu biri söylese gülerek geçerdi ancak
yaşadığı hayat gerçekti. Ailesinin güvenli çemberinden entrikaların bol olduğu,
acımasızlığın, paranın kölesi olmuş insanların arasına düşmüştü. Kocasıyla
evlendiğine asla pişman olmamıştı. Bu yozlaşmış yerde onun yegâne dayanağı
kocası olmuştu. Başından beri onun şefkatini hissetmiş, oğluna olan davranışı
ona olan hayranlığını arttırmıştı. O şefkat yerini zamanla sevgiye çevirirken
genç kadın hayatı boyunca hiç bu kadar sevildiğini hissetmemişti. Elbette
ailesi onu seviyordu, sevgi dolu bir ailede büyümüştü ancak bu başkaydı.
Hissettiği
sevgi, ne annesinin ona verdiği sevgiye ne babasının sevgisine benziyordu.
Kardeş sevgisi ise yanından geçmiyordu. Canı çıkarcasına nefesini kessen bu
duygular zamanla tüm bedenini kaplıyordu. Gözlerini kapatarak kocasının iyiliği
için dua ederken beline dolanan kollarla irkilmişti.
“Benim,
ne yapıyorsun burada?” genç kadın boynunda hissettiği dudaklarla geri çekilmek
istemişti.
“Ne
yapıyorsun adamlar var.”
“Onlar
buraya bakmıyor. Söyle bakalım hanım ağam, sizi bu saatte sıcak yatağımızdan ne
kaldırdı?” Çisem derin bir nefes alarak kocasını cevaplamıştı.
“İçimde
bir sıkıntı var, uyutmadı bir türlü.” Erhan karısının yan tarafına geçerek
belindeki kolunu sıkılaştırıp kadını göğsüne yaslamıştı. Şakağına değdirdiği
dudaklarıyla genç kadını yatıştırmaya çalıştı.
“Rahatla
biraz, içindeki huzursuzluk boşa çıkacak göreceksin.”
“İnşallah.”
Erhan karısını döndürerek odaya doğru yürümeye başlamıştı.
“Hava
iyice soğudu hadi odaya gidelim.” Çisem sessizce kocasına uyum sağlarken
düşünmeye başlamıştı.
“Gürsel
bu gün ü gelecek?”
“Öyle
söyledi bakalım, Suat izin almıştı ancak Gürsel’in fazla izin günü kalmadı.”
“Anladım,
neyse geldiklerinde konuşuruz artık.” Karı koca dairelerine geçtiklerinde konak
çalışanları bir bir uyanmaya işlerinin başına geçmeye başlamıştı. Son birkaç
gündür konaktaki hayat oldukça sakindi. Çisem üzerini çıkararak yatağına
uzandığında Erhan incelemesi gereken belgeler olduğunu söyleyerek çalışma
masasına geçmişti.
“Anne
acıktım!” yatağın sallanmasıyla genç kadın gözlerini aralamıştı. Odanın aralık
perdesinden dışarıdaki havaya gözlerini gezdirdiğinde müthiş bir yağmurun
yağdığını görmüştü. Yerinden güçlükle doğrularak sırtını yatağın başlığına
yaslamıştı. Artık şiş karnı hareketlerini kısıtlamaya başlamıştı. Cihangir’e
hamileyken bu kadar hantallaşmamıştı. Derin bir nefes vererek yanına tırmanan
kızına baktı.
“Narin,
canım ne oldu?”
“Acıktım
ben!” Çisem kızın sözleriyle yan taraftaki küçük saate bakmıştı. Uyurken
telefonunu yanına almayı uygun bulmayan genç kadın, telefondan yayılan
radyasyonun hamilelik süresi boyunca kendisinden uzak kalmasını umuyordu. Bu
yüzden yatağının kenarında ki komodinin üzerine küçük dikdörtgen saate
bakmıştı. Saat öğle on biri gösteriyordu. Küçük kızının bu saate kadar aç
kalması kaşlarının çatılmasına neden oldu.
“Sen
aşağıya inmedin mi canım?” Çisem üzerinde hala ayıcıklı toprak tonlarındaki
pijama takımı bulunan küçük kıza bakmıştı. Gözlerini ovaladığına göre henüz
uyanmış olmalıydı. Narin sabah erkenden uyanan bir çocuk idi ve bu saate kadar
uyanmamış olması Çisem’i endişelendirmeye yetmişti. Elini uzatarak kızarmış
yanağına dokunup eli alnına gitti.
“Ateşin
mi var senin!” Çisem çocuğa elbette sormuyordu daha çok kendi kendine konuşuyor
gibiydi. Hızla kızın yüzünü incelerken Narin kırmızı gözleriyle ona bakıyordu.
Yatağından kalkarak küçük kızın da inmesini sağlamıştı. Onu kucağına alamazdı
elbette ancak alması için birini çağırabilirdi.
“Erhan,
neredesin?” kocasının çalışıyor olmasını umarak seslenmiş ancak cevap
alamayınca odadan çıkarak salon olarak kullandıkları bölümde bıraktığı
telefonunu almıştı. Kocasını aradığında birkaç çalıştan sonra Erhan cevap
vermişti.
“Uyandınız
mı hanım ağam?”
“Narin
hasta oldu neredesin?” Çisem’in panik sesi Erhan’ı da endişelendirmişti.
“Geliyorum,”
diyerek telefonu kapatan genç adamla Çisem küçük kıza dönmüştü. Üzerindeki
kalın pijama takımını çıkarmaya başlayarak atletle kalmasını sağlamıştı. Sevim
annesi onları merak ederek şimdiye odaya gelmeliydi. Ne oluyordu bu konakta
neden kimse onları kontrol etmeye gelmemişti. Bir tane hamile iki tane çocuk
vardı bu dairede. Beş dakika sonra odanın kapısı açıldığında Erhan telaşla
odaya girmişti.
“Çisem
ne oluyor?”
“Erhan
konakta kimse yok mu neden çocukları hiç kontrol etmediler?”
“İşler
biraz karışık Çisem, halam rahatsızlandı onu hastaneye götürdük.” Genç kadın
aldığı haberle endişelenmişti.
“Neden
beni uyandırmadılar?”
“Ben
söyledim hayatım, gece uyuyamamıştın biraz dinlenmen gerekiyordu.”
“Yine
de uyandırmalıydın Erhan, ayıp oldu kadına.”
“Bir
şey olduğu yok, şimdi iyi tansiyonu yükselmiş. Akşama çıkar hastaneden.”
“Sen
neden evdeydin, gitseydin ya?”
“Konağı
yalnız bırakamazdım. Hem annemle babam yanındalar. Kimseyi istemedi halam.”
Çisem anlayışla başını sallarken küçük kız üşüdüğünü söyleyince Çisem kızının
üzerine ince temiz kıyafetler giydiriyordu. Doktor bir ailenin içinde büyüyen
genç kadın başta paniklese de sakinleşmeyi başarmıştı. Erhan ona yardım ederken
Çisem odasından çıkarak kızı için yiyecek bir şeyler hazırlamaya inmişti. Konak
çok sessizdi. Büyükler olmayınca kimse odasından çıkmıyordu. Oysa ki ailenin
yarısından çoğu konakta bulunuyordu. Naz ve Azra’nın düğün hazırlığı yapmak
için konakta olmadığını düşünüyordu. Ancak torunlar dahil gelinler konaktaydı.
Islak merdivenlerden inmeyi göze alamadığı için konağın iç merdivenini
kullanarak mutfağa inmişti. İçeriden çalışanların konuşma sesleri geliyordu.
Çisem mutfağa girdiğinde oturanların hepsi ayaklanmıştı.
“Hanımım,
bir şey mi istemiştiniz?”
“Narin
için kahvaltı hazırlayacağım. Zeynep nerede?”
“Zeynep’in
bugün kursu vardı hanımım, sabah erkenden çıktı.” Çisem başını sallarken buz
dolabına yönelmişti.
“Hanımım
siz oturun ben hazırlarım size.” Çisem kendini yorgun hissettiği için itiraz
etmeden sandalye çekip oturmuştu. Çalışanlar dolanırken Çisem önüne koyulan
taze sıkılmış meyve suyunu içmeye başlamıştı. Tepsiye dizilen kahvaltılıklarla
yerinden kalkan genç kadın tepsiye uzandığında çalışan kadın ona engel olarak
kendisinin çıkaracağını söylemişti.
“Bu
kadar şeyi kim yiyecek?”
“Hanımım
sizde kahvaltı etmediniz, konaktaki herkes kahvaltısını yaptı. Sizde rahat
rahat kahvaltınızı edin.” Genç kadın başını sallayarak onu onaylamıştı.
“Öyle,
çok aç değilim ama karnımı doyurmam lazım.” Alışkanlıkla eli şiş karnına
giderken yavaş bir şekilde merdivenlerden çıkmaya başlamıştı. Hemen ardından
gelen çalışan kız için odanın kapısını açtığında kadın içeri girmeden önce
kendisi girmişti.
“Erhan
biz geldik,” diye kapıdan seslenen kadın olası uygunsuz durum için kocasını
uyarmıştı.
“Odadayız
Çisem birazdan geliyoruz.”
“Şuraya
bırak abla,” kadına orta sehpayı gösterirken kızlardan yukarı çay getirmesini
istemişti. Kadın çıkacağı sırada Erhan da kızıyla salona geldi.
“Ağam
bir isteğin var mıydı?”
“Yok
abla sen gidebilirsin.” Genç adam çalışanlara aileden biri gibi davranmaya her
zaman dikkat etmişti. Onların kalbini kırmamak için sözlerine dikkat ediyordu.
Tıpkı Sevim annesi gibi…
Çisem
kahvaltı yapması için kızını yanına oturturken küçük kızın ateşini kontrol
etmişti. Ateşi olmadığını anladığında sevinmişti.
“Sen
aşağıdayken bizimkiler aradı, hepsi geliyor.” Genç kadın hevesle kocasına
bakmıştı.
“Çisil’ler
de mi?” Erhan başını sallarken genç kadının yüzüne güller açmıştı. İçini bir
huzur kaplarken konağın sakinlerinin gelmesi bekleniyordu. Erhan arada babasını
arayarak büyük halanın durumu hakkında bilgi alırken bir yandan da aşiretin
işlerini hallediyordu. Kardeşleri bir süredir şirkette ona yardım ederken
Ankara’daki şirkete de geçici müdürler görevlendirilmişti.
***
Genç
kız aldığı haberle eğitimden çıkarak hızla arabasına bindiği gibi hastaneye
doğru ilerlemeye başlamıştı. Ayağını gazdan hiç çekmemişti. Yol boyunca dua
ederken kendi kendine kızıyordu. Ona uğrayacağını söylemişti ancak sözünü
tutamamıştı. Eğitimler yoğundu ve yorgunluktan yatakhanenin yolunu bile zor
buluyordu. Az kalmıştı eğitimini bitmesine. Sonrasındaysa asıl görevi
başlayacaktı. Arabayı acil servisin önüne ani bir şekilde durdurarak hızla
arabadan inip güvenliğin uyarısına aldırmadan acilin kapısından içeriye
girmişti. Telaşla etrafına bakınırken aşiret adamlarını görünce onlara doğru
ilerlemeye başlamıştı.
“Ananem
nerede?” adamlardan biri genç kadına bakarak cevaplamıştı.
“Selcan
Hanım 201 numaralı odada.” Genç kız gerisini dinlemeden hızla acil bölümünün iç
kapılarından geçerek yatan hasta servisine doğru ilerlemeye başlamıştı. Ananesi
odaya alındığına göre durumu kötü olmalıydı. Asansörün gelmesi gecikince merdivenlere
yönelmişti. Hastanenin neredeyse her köşesinde aşiretten bir adam vardı. Odanın
kapısına geldiğinde derin bir nefes alarak kendini cesaretlendirmeye
çalışmıştı. Kapıyı açıp içeri girdiğinde ne görmeyi beklediğini bilmiyordu
ancak ananesinin yatakta oturmuş bir şekilde karşısında oturan adama gülerek
bir şeyler anlatıyor olabilmesini beklemiyordu.
“Anane?”
genç kızın zayıf çıkan sesi odada yankılanırken Selcan Hanım kapıda endişeyle
kendisine bakan torununa bakmıştı.
“Efsun’um,
gelsene kızım.” genç kız hızla ananesine doğru ilerleyerek beklemeden boynuna
sarılmıştı. Korkudan titreyen bedenini kadına daha da bastırarak başını boynuna
gömmüştü.
“Çok
korktum anane, sana bir şey oldu sandım.”
“Yok
kızım tansiyonum çıktı, şu serum bitsin eve gideceğiz zaten. Sen nereden öğrendin?”
“Anane
sen hasta olma bana haber uçar.” Genç kız geri çekilerek odadaki diğer kişilere
bakmıştı. Sevim hanım, Hikmet Bey ve Ali… Ali’yi burada görmeyi beklemiyordu. Aileden
başka kimse yoktu orada. Ancak olması da gerekmiyordu. Ananesinin Hikmet beye
bakarken ki ifadesini görünce kimseye ihtiyacı olmadığını anlıyordu. Hikmet bey
de ağabeyini görüyor olmalıydı.
“Durumu
nasıl?” Hikmet Bey’e bakarak sorarken ananesinin ondan bir şey saklamadığına
emin olmak istiyordu.
“İyi
kızım merak etme, doktor serum bitsin gidersiniz dedi. Kötü olsa söylemez miyiz?”
genç kız derin nefes alırken odaya giren hemşireyle genç kızın dikkati ona dönmüştü.
Ali ise odaya girdiğinden beri genç kızdan bakışlarını biran olsun çekmemişti. Efsun
eğitimden koşarak hastaneye geldiği için üzerinde siyah kamuflaj vardı. Baldırının
hemen üzerine bağladığı silah kılıfı boş olsa da orada bir silah olacağını
biliyordu. Bir yanı genç kızla gurur duyarken bir yanı onun için korkmaya
başlamıştı.
“Doktor
Bey birazdan yanınıza gelecek, onun onayıyla hastaneden çıkış yapabilirsiniz.
Selcan hanımın tansiyonu normale döndü.
“Teşekkür
ederiz.” Hemşire çıktıktan birkaç dakika sonra dediği gibi doktor odaya
gelmişti. Kontrolleri yaparak çıkabileceklerini söylediğinde rahat bir nefes
almıştı. Efsun ananesinin toparlanmasına yardım ederken Sevim Hanım oğluna
dönerek “Ali sen arabanın hazırlanmasını söyle, bizde yavaş yavaş geliyoruz.”
Ali annesinin sözleriyle odadan çıkarken Hikmet Bey de onun peşinden çıkmıştı. Hep
birlikte hastaneden ayrıldıklarında Efsun ananesini kendi arabasına almak
istediğinde Hikmet Bey itiraz ederek yaşlı kadını ultra lüks araca bindirmişti.
Efsun onları geriden takip ederken araba yavaş bir şekilde konağın yoluna
sapmıştı. Araba bir süre sonra konağın büyük avlusundan içeriye girerken onları
Erhan ve Çisem karşılamıştı. Genç kadın hızla yaşlı kadının yanına giderken
mahcup bir şekilde nasıl olduğunu sormuştu. Kadın gülümseyerek Çisem’in
yanağını okşarken iyi olduğunu belirtmişti.
“Efsun
hoş geldin!” Efsun Erhan ve Çisem’e baş selamı vererek ananesinin peşine takılmıştı.
Ali ardından homurdanarak genç kızın gözden kayboluşunu izlerken Çisem
dirseğiyle kaynının koluna vurarak “Hala bir ilerleme yok mu?” dedi.
“Olacak
bir şey yok yenge, ben o defteri kapattım.”
“O
zaman ne bu üç çocukla ortada kalmış koca gibi davranışlar.” Ali gözlerini devirerek
genç kadına bakmıştı.
“Eğleniyor
musun yenge?”
“Çok,
şu halin beni açıkçası eğlendiriyor. Hemcinsimi daha çok taktir ediyorum.”
“Yenge
lütfen,” diyerek kadının yanından ayrılan genç adam oldukça sıkıntılıydı. Erhan
karısının keyifli haline gülerek yanına yaklaşmıştı.
“Kardeşimi
ne zaman azat edeceksin?”
“Aklını
ne zaman başına alırsa o zaman.” İkili gülerek konuşurken konağın avlusuna peş
peşe ü araç girmişti. Gelenler Erhan’ın kardeşleriydi. Ahmet ve Erkana öndeki
arabadan inerken hemen arkasından Naz ve Sadık’ın olduğu araba en son da Engin
ve Azra’nın olduğu araba konağa giriş yapmıştı. İki kardeşi son hız düğün hazırlıklarına
devam ederken Erhan onlara el altından tüm yardımları yapıyordu. Azra birkaç
gün sonra Ankara’da ev tutmak için Engin’le birlikte yola çıkacaktı. Aşiret
oldukça sessizdi ve bu durum Erhan’ın dikkatinden kaçmıyordu. Son gerçekleştirilen
tutuklamalar sonrasında Kaleli’lerden ve ihanet içinde olan aşiret beylerinden
kimse dışarıda kalmamıştı. Jandarma yürüttüğü titiz operasyonla hepsini
tutuklamış ve ortalığın biraz olsun durulmasını sağlamıştı.
“Nasılsınız
gençler? Her şey yolunda mı?” Naz koşturarak ağabeyine sarılırken Erhan gülerek
onu kollarının arasına hapsetmişti.
“Teşekkür
ederim abi, her şey yolunda. Sadık’la kalacağımız evi ayarladık. Eşyalar seçip
yerleştirmesini yapacağız.”
“İhtiyaç
halinde bize haber verin, elimizden geleni yaparız.” Çisem konuşurken Sadık
araya girmişti.
“Teşekkür
ederim yenge, yeterince yardım ediyorsunuz zaten.” Genç adamın sözleriyle Ahmet
homurdanarak merdivenlere yönelirken Erhan kaşlarını çatarak onun ardından
bakmıştı. Kardeşleri gerçekten çok olmaya başlamıştı. Naz’ın üzüldüğünü gören Erhan
kardeşinin şakağını öperek “Ben halledeceğim, sen kendini sıkma. Mutlu olmaya
bak, her zaman yanınızdayım,” dediğinde Naz buruk bir şekilde gülümsemişti.
“Naz
ve Azra odalarına çekilirken Erhan iki damat adayını karşısına alarak konuşmaya
başlamıştı. Elinden gelen yardımı yapacağını bir kez daha vurgularken Efsun’un
merdivenlerde görünmesiyle Engin’in bakışları genç kıza dönmüştü.
“Efsun,
hayırdır senin eğitim yok muydu?” Efsun genç adama yaklaşarak selam vermişti.
“Ananem
rahatsızlandın onu görmek için izin aldım.”
“Selcan
babaanne iyi mi? Nerede?”
“Şimdi
dinleniyor ama iyi, siz ne yaptınız? Ne zaman gideceksiniz?”
“İki
gün sonra düşünüyoruz.” Engin genç kızla konuşmaya devam ederken diğerleri
onları dinliyordu. Genç kız onaylar bir şekilde başını sallarken Engin onu bırakmayı
teklif etmiş ancak Efsun arabası olduğunu söylemişti. Ananesinin iyi olduğuna
emin olana kadar konakta kalacağını söylediğinde genç adam ona anlayışla bakmıştı.
Herkes akşam yemeğine kadar dinlenmeye çekilirken Efsun biran olsun ananesinin
başından ayrılmamıştı.
Sabahki
havanın aksine akşama doğru gökyüzünü bir kızıllık kaplamıştı. Genç kız pencereden
gökyüzünü izlerken ertesi gün sabah erkenden eğitim için gitmesi gerektiğini
biliyordu. Ananesinin uyandığını görünce hızla yatağa yaklaşarak yatağın
kenarına oturup yaşlı kadına baktı.
“Nasıl
hissediyorsun anane?”
“İyiyim
yavrum bu kadar endişelenme.”
“Nasıl
endişelenmem anane, senden başka kimim var benim?” kadın torununun sözleriyle
üzülmüştü.
“O
nasıl söz kızım, bu aile senin ailen. Neden kendini uzak tutuyorsun? Yapma, hatırım
için yapma Efsun. İçim rahat değil, her gün ben gidersem sen ne olacaksın diye
düşünmekten gözüme uyku girmiyor. Tamam evlenme ama bu aileden de korkma. En azından
Hikmet’in sana sahip çıkacağını bilecek, güvende olduğunu bilerek huzurla
ölebilirim.”
“O
nasıl söz anane, bir daha böyle konuşma.”
“Kızım
ölüm hak, elbet bir gün hepimiz öleceğiz.” Efsun kadının elini tutup öperken
yanağından akan yaşa engel olamamıştı.
“Allah
geçinden versin anane,” diyen kızla kadın buruk bir şekilde gülümsemişti.
“Gönül
isterdi ki Sevim gibi merhametli, şefkatli bir annenin elinin altında olmanı
ama nasip. Bu konakta kalırsan Erhan da annesi de senin ardında olur kızım. Bir
düşün olmaz mı? Hem konak artık senin, kimse sana bir şey demez konakta
kaldığın için.”
“Anane
lütfen. Konağın tapusu bende olsa da buradakiler aynı şekilde kalabilirler. Benim
gecem gündüzüm belli değil. Ne yapayım bu konağı?”
“İlerde
sende evleneceksin kızım, belki çocukların olacak. Onlar bu konakta büyüyecek.”
Genç kız kısa bir an konağın avlusunda koşturan küçük afacanları hayal ederken
kendini silkeleyerek düşüncelerinden kurtulmuştu. Buruk bir gülümsemeyle yaşlı
kadına bakarak başını sallamıştı. Belki evlilik olmayacaktı ancak ananesi için
konakta kalmaya devam edecekti.
“Senin
için buraya geleceğim, ama beni fazla zorlama anane. Bu aile ile nasıl iletişim
kurarım bilmiyorum ancak sen rahat ol. Dizinin dibinden ayrılmayacağım.” Kadın hevesle
yerinde doğrulurken Efsun ilk kez pişman olmuştu. Ananesinin rahatlamış hali
onun ne kadar endişeli olduğunu göstermişti ve bu endişenin nedeni olduğu için
pişmanlık duyuyordu. Onun için asıl hayat konağa girdiğinde başlayacaktı.
***
Hafta içinde bölümde yazıp yayınlamaya çalışacağım. Kısa da olsa bölümler gelecek. Yorumlarla bana yol gösterebilirsiniz. Teşekkür ederim.

Ellerinize emeğinize sağlık yine güzel bir bölümdü. Yeni bölümü merakla bekleyeceğim🍀
YanıtlaSilAh ali ah kafanı daha çok vurursun kaçırdın gul gibi kızı aferin sana yazarcım emeğine yüreğine sağlık güzel bölümdü
YanıtlaSilEmeğine sağlık harikaydı yazarım ❤️😉 geçmiş olsun 💞ah Ali ah böyle pişman olursun işte 😅 Ahmetin derdi ne yaa hala karısının laflariyla mi hareket ediyor ne kardeşini üzüyor farkında değil çok oldu iyice 😡Çisemin içindeki sıkıntı inşallah bir şey olacak olması değildir 😢 Efsun eve gelmeye karar verdi sonunda hadi bakalım yakında da tasinir😍çocuğu olduğunu hayal etti 🥺evlenmeyi kabul edecekti ne güzel ol Ali😡😅
YanıtlaSilDiğerleri geliyor çok sevindim😍😍
SilEmeğine sağlık canım 🥰
YanıtlaSilEmeğine sağlık
YanıtlaSilSonu mutlu bitsin inşallah kitap olur sabırsızlıkla bekliyorum...
YanıtlaSilEmeğine sağlık çok geçmiş olsun 🙏🏻❤️🥰
YanıtlaSilGuzel bir bolumdu ellerine emeğine aklına yüreğine sağlık yazarcim erhan ahmet ve erkan ile ne zaman konusacak ve akillari baslarina gelecek cok merak ediyorum yengeler sessiz baklim ne olacak
YanıtlaSilEmeğine yüreğine sağlık yazarım
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilMerhabalar yazarcım Erhan ağa ne zaman acikayacak ben bu bölüm açıklar sandım güzel bir bölümdü eline emeğine sağlık
YanıtlaSilEllerine sağlık 🙏🏻 güzel günler gelir umarım
YanıtlaSilEmeğine sağlık , yeni işin hayırlı olsun ve geçmiş olsun
YanıtlaSilEline emeğine yüreğine sağlık yine güzel bir bölüm olmuş severek okudum geçmiş olsun Rabbim tüm hastalara acil şifa versin inşallah 🤲
YanıtlaSilYeni işin hayırlı olsun canım, geçmiş olsun, yeni bölümü sabırsızlıkla bekliyorum , ellerine yüreğine sağlık
YanıtlaSilEmeğine sağlık güzel bir bölüm olmuş
YanıtlaSil