Sevgiye Susamış Kalpler 71. Bölüm

 Merhaba arkadaşlar. Güzel bir bölümle karşınızdayım. Ben yazarken bölümü beğendim sizde okurken umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar. 


Hani zaman su gibi akıyor derler ya aynı o şekilde zaman su gibi akıp geçmişti. Aşiret toplanmış, iki aile arasındaki olmayan husumeti ortaya atarak kararlar alınmasını sağlamaya çalışmış ancak başarılı olamamıştı. Hikmet bey yıllardır çok güvendiği aşiret ağalarının da pis işlere bulaştığını öğrendiğinde oldukça hayal kırıklığına uğramıştı. Özellikle çocukluk arkadaşlarının bazılarının da elinin kirlendiğini öğrenmek yaşlı adamı adeta yıkmıştı. Erhan tüm ailenin yükünü sırtlanmaya devam ederken şüphesiz en büyük destekçisi Çisem olmuştu. Sevim hanım gün geçtikçe gençleşiyor gibi görünüyordu. Naz’ın düğünü için hazırlık yağmaya başlamıştı. Sadık’a konakta kalmaları için teklif götürseler de genç adam kesin bir dille reddetmişti. Belki kimi kimsesi yoktu ancak zekice yaptığı yatırımlardan sonra durumu oldukça iyiydi. Belki bir ağa kadar zengin değildi ancak paraya da ihtiyacı yoktu.

Erhan ikilinin hazırlıklarına parasal yönden karışmıyordu. Biliyordu ki Sadık hiçbir maddi desteği kabul etmezdi. Elbet bir abi olarak kardeşine destek çıkacaktı. Bugün ise Azra’nın istemesi olacaktı. Azra başta karşı çıksa da babasının kesin sözleri sonrası kabul etmişti sevdiği adamı. Engin’i hemen affetmek istemiyordu. Ailesi tanışmaya geldiğinde annesi ve iki kardeşini çok sevse de Engin’e tavır yapmaktan geri durmamıştı. Genç adam ise hak ettiği tavırları başı üstüne kabul ediyordu. Her fırsatta genç kızın yanına gidiyor, o istemese de dışarıya çıkarmanın bir yolunu buluyordu. Özellikle Hikmet beyin yardımı çok oluyordu genç adama.

Şeker hanım, Engin’in annesi bu durum karşısında kaşlarını çatarak oğluna çıkışıp kızla zorla mı evlendiğini ima ettiğinde genç adam annesine eskiden olanları anlatmak zorunda kalmıştı. Oğluna kızan yaşlı kadın o günden sonra Azra’nın arkasında duruyordu. Kocası şehit olduğundan beri üç çocuğuna da hem anne hem baba olmaya çalışmıştı. Engin kocasının yolundan giderek asker olduğundaysa çilesinin bitmediğini düşünse de gurur duymadan edememişti. Engin en büyük evladıydı hemen peşindeki oğlu ondan en az on yaş küçüktü. Engin doğduktan sonra göreve çıkan kocası yıllarca geri dönmemişti. Oğluyla bir başına kaldığında ona sıkı sıkı tutunmuş, kocasından umudu kestiği kocası çıka gelmişti. Severek evlenmişlerdi. Onun mesleğini bilerek kabul etmişti kadın. Adı gibi Şeker bir huya sahipti. Kimseyi kırmak istemez, kızarken bile acıtmadan kızmaya çalışırdı.

“Anne daha ne kadar bekleyeceğiz?” Engin elindeki çiçeklerle kapı ağzında beklerken yaşlı kadın kaşlarını çatarak oğluna bakmıştı. Gitmelerine neredeyse bir saat daha vardı ancak oğlu acele etmekten iki ayaklarını bir pabuca sokuyordu.

“Oğlu daha bir saat var nereye?” Engin o kadar heyecanlıydı ki kardeşlerinin dalga geçmesine bile aldırmıyordu.

“Anne bırak yengemi başkası kapar diye korkuyor.” Engin kardeşi Ercan’a ters bir şekilde bakarken homurdanmıştı.

“Seni de göreceğiz.”

“Benim daha çok yolum var abi, önce iyice karta kaçmadan seni everelim de.” Engin öne atılırken Sercan gülerek salona kaçmıştı. Ailesi geleceği için küçük lojmana birkaç parça idarelik eşya almıştı. Yeni kanepe ve yatacak yatak gibi ihtiyaç dahili ev eşyaları. Ev biraz olsun adam olmuş gibi görünüyordu. Şansına evine oturduğu asker arkadaşının görev yeri değişince ev ona kalmıştı. Kendisi de yakında Ankara’ya görevlendirilecekti. Azra ile bu konuda konuşmuşlardı. Özellikle genç kızın eczanesine yakın ev aramaları başlamıştı. Tabi henüz Azra bu bilgiye sahip değildi. Üç ay içinde görev emrini bekliyorlardı.

“Asya nerede anne?”

“Asya Efsun’un yanına gitti. Buraları çok sevmiş biraz gezmek istedi.”

“Gezmen için bugünü mü buldu anne, neden bu kız beni dinlemiyor?” Asya onların en küçük kardeşleriydi. Henüz yirmi yaşındaydı ve Efsun’a hayran bir genç kızdı. Efsun özel harekatta göreve başladığından beri oldukça yoğun eğitim altındaydı. Gerçi aldığı eğitim Efsun için zorlayıcı olmuyordu. O daha zor eğitimlerden geçmişti.

“Efsun’un asker olmak istediğini bilmiyordum.” Şeker hanımın sözleriyle genç adam başını iki yana sallamıştı.

“Anne özel hareket sadece jandarmada yok, polis özel harekata katıldı. Eminim iyi olacaktır.”

“Ne fark eder oğlum, normal polislik gibi olur mu hiç. Bu kız yarın bir gün evlenecek, çocukları olacak.” Kadının sözleriyle Engin yüzünü asmıştı. Efsun o treni göz göre göre kaçırıyordu. Haftalardır ne konağa adım atmıştı ne de kendini onlara göstermek için bir şey yapmıştı.

“Biz onun hayatına karışamayız anne, bırak ne istiyorsa öyle yapsın.” Engin’in sözlerine annesi üzülmüştü. Efsun onun ikinci kızı gibiydi. Henüz üç yaşında mahallerine taşınmışlardı. Ananesi dışında kimsesi olmayan küçük kıza mahallenin eski sakinleri sahip çıkmış onu el üstünde tutmuştu. Öksüz ve yetim olan kızın üzerine titremişlerdi. Elbette onlar gibi olmayan bir çok kalbi karanın da zulmünü görmüştü kız ama ellerinden geldiğince onu korumaya çalışmışlardı.

“Gelecek değil mi?”

“Bilmiyorum anne, ben söyledim ama gelmeyebilir.”

“O nasıl söz elbette gelecek. Siz kardeş sayılırsınız,” dediğinde Engin sıkıntıyla geçip içeriye oturmuştu. Şeker hanım telefonunu uzatarak “Ara Efsun’u bakayım birde ben konuşayım,” dediğinde Engin itiraz etmek istemişti.

“Anne kızı zorlama.”

“Zorlamayacağım, ananesi de orada olmayacak mı?”

“Öyle ama o aileyle bağ kurmak istemiyor Efsun, biraz saygı mı duysak?” kadın kaşlarını çatarak oğluna bakmıştı. Telefonu bu kez Sercan’a uzatarak “Ara Efsun’u” dediğinde Sercan önce ağabeyine bakmış, Engin annesinin vazgeçmeyeceğini anladığında olumlu anlamda başını sallayarak kardeşine aramasını söylemişti.

Şeker hanımın kısa süren telefon görüşmesinden sonra kızını da azarlayarak hemen eve gelmesini birazdan çıkacaklarını söylemişti.

“Hediyeler hazır mı Engin, eksik yok değil mi?”

“Yok anne istediğin her şey hazır. Amcamlar neden gelmedi anne?” Şeker hanım omzunu silkerek oğluna cevap vermişti.

“Çağırmadım,”

“Neden?”

“Onlar bizi çağırdı mı oğlum, yabancı gibi düğüne son anda gelin dediler. Bende aynısını yapacağım.”

“Anne sen ki gütmezsin,” diyen adamla kadın bakışlarını çevirmişti. Engin olayın başka bir boyutu olduğunu düşünerek sormuştu.

“Bilmem gereken bir şey var mı anne?” kadın cevap vermezken bu kez Sercan’a dönmüştü. Kardeşi gözlerini kaçırırken genç adam iyice işkillenmişti.

“Anne, Sercan sonradan öğrenirsem fena olur. Ne oldu? Niye gözlerinizi kaçırıyorsunuz?”

“Döndüğümüzde konuşuruz bu şimdi konuşulacak konu değil.”

“Neden? Daha vaktimiz var nasıl olsa.” Şeker hanım üzerine dikkat ederek kanepeye oturmuştu. Kocası öldüğünden beri kayını onlarla elbet ilgilenmişti. Bu ilgi birkaç sene sürmüştü. Neyse ki oğlu o zamanlar çokta küçük değildi de kimseye muhtaç olmamıştı. Kocasının şehit maaşı onlara yetiyordu. Oğlu da çalışmaya başladığında artık kimseye muhtaç değillerdi. Görümcelerininse ne iyiliğini ne de kötülüğünü görmüştü. Kayın validesi onlarda kalmaya başladığında arada eltisi gelip gidiyor, kocasızlığını yüzüne vuruyordu. Son konuşmasında kayınvalidesi de konuşmaya şahit olduğunda kadın sinirlenerek eltisini evden göndermiş o günden sonra kaynı da ayağını kesmişti. Kayınvalidesi ölene kadar da ikisini doğru düzgün görmemişti. Bu sırada çocukları büyümüş, oğlu rütbe almış bir asker olmuştu. Sercan üniversite son sınıftaydı ve Asya da ikinci sınıfa gidiyordu. İkisi de istedikleri bölümü okuyordu. Sercan diş hekimliği okurken Asya Türkçe öğretmenliği okuyordu.

“Anne…” genç adam uyarınca Şeker Hanım daha fazla susmayarak konuşmuştu.

“Asya’yı istedi!”

“Ne için ne yapacakmış Asya’yı?” Engin anlamaz bir şekilde annesine bakarken Sercan ağabeyinin sorusuna neredeyse gülecekti.

“Gelin yapacakmış,” diyen kardeşine boş boş bakan Engin anladığı şeyle dişlerini sıkmıştı.

“Ne demek gelin yapacaktı? Böyle bir şeyi nasıl düşünürler?”

“Düşündükleriyle kaldılar işte. Vermeyince hır gür çıkardılar bende kovdum.”

“Anne beni niye aramadın? Ben bostan korkuluğu muyum? Hem benim kardeşimle denk mi onun oğlu?” dediğinde sinirle yerinden kalkmıştı. Asya daha küçüktü, amcasının oğluysa kendisinden bile büyüktü. Öfkeyle yapılı saçlarını bozarken Sercan dalga geçerek “Aha gitti berber parası,” dedi.

“Sercan şakanın hiç zamanı değil. Hadi annem aramadı sen niye aramadın?”

“Söyleyecektim ama annem görevde olduğunu söyledi. Kafanın karışmasını istemedik.”

“Döndükten sonra söyleseydiniz, sizden daha değerli ne var oğlum. Bana niye haber vermiyorsunuz?”

“Geçti gitti oğlum, hem sen babanın katillerinin peşindeydin.” Kadının sözleriyle ortam sakinleşmişti.

“Asya bundan sonra benimle kalacak.”

“Saçmalama Engin, ne demek seninle kalacak? Kızımı bir yere göndermem.”

“Anne sen amcamın öylece duracağını düşünüyor musun? İstediklerini almak için her şeyi yapar onlar.” Kadın oğlunun sözleriyle korksa da bir şey diyememişti.

“Bunları eve dönünce konuşuruz git üzerini düzelt. Batırdın saçlarını.” Engin banyoya geçerken evin kapı zili çalmıştı. Şeker hanım kızını karşılarken ona kızmadan edememişti. Ancak kızını Efsun’la birlikte hazır bir şekilde karşısında bulunca bir şey diyememişti.

“Çıkalım mı Şeker anne?” Efsun yaşlı kadına daha ilk okula başladığından beri anne diyordu.

“O kuzum ne güzel oldun sen?” Efsun’u spor tarzda görmeye alışık olan kadın üzerindeki salaş elbiseyi görünce duygulanmıştı. Saçları dalgalı bir şekilde omzundan aşağıya salınmıştı. Üstten üzerine tam oturan bordo elbisenin belden aşağıya dökümlü bir şekilde uzanması genç kızın kusursuz fiziğini ön plana çıkarıyordu. Ona kalsa pantolon ceket giyerdi ancak yanındaki kız yüzünden mağazaya gidip kendine elbise almak zorunda kalmıştı.

“Sen görümcesin…”

Asya’nın sözleriyle gülmüş ve kızı kırmayarak elbise giymişti. Üzerindeki elbiseyle rahat edemeyeceğini düşünse de öyle olmamıştı. Yarı çıplak bacaklarına sarılan elbisenin verdiği hiç genç kızı oldukça mutu ediyordu. Her zaman üşüyen bir yapısı olduğu için dizlerine kadar termal tayt giydiğinde Asya onunla dalga geçse de umursamamıştı. Uzun eteğinin altından ne giydiğini kim görecekti ki!

“Geldiniz mi? Abine kız istemeye gidiyoruz sen evde yoksun olacak iş mi?”

“Ne olacak abi, bana istemiyoruz ya. Hem bunca sene beklediniz biraz daha bekleyebilirsiniz.” Abisinin damarına basan Asya Efsun’un dürtmesiyle susmuştu. İki genç kızda oldukça güzel görünüyordu. Asya henüz Azra ile tanışmamıştı. Sınavı olduğundan sabah gelmişti ağabeyinin yanına. Efsun Azra’yı biraz anlatmıştı ancak genç kız kendisi görmeden karar vermek istemiyordu yenge adayının nasıl biri olduğuna.

Hep birlikte evden çıktıklarında Efsun ve Asya kendi arabasıyla giderken Engin annesi ve erkek kardeşiyle önden yola çıkmıştı. Genç kız oldukça heyecanlıydı. Haftalar sonra o konağın içine girecek, onu görecekti. Aşiretin toplandığını biliyordu ama ne karar çıktığını öğrenmek istememişti. İlgilenmiyordu artık. Şu anda tek düşündüğü başarışı bir şekilde eğitimini tamamlayıp birime katılmaktı. Hem ananesini de çok özlemişti.

Araba konağa yaklaştığında dışarıdaki arabaları gören Engin gözlerini kısarak arabaları incelemeye başlamıştı. Aynı şekilde arkadan gelen Efsun da arabaları fark etmişti. Asya yanında oturduğu genç kıza dönerek “Abla bu kadar araba olması normal mi?” Efsun birkaç arabanın plakasından kime ait olduklarını anlasa da tanımadığı arabaların varlığından o da hoşlanmamıştı.

“Aşiret ağasının kardeşini isteyeceğiz, merak eden ağalar gelmiş olabilir. Sen benin yanımdan sakın ayrılma olur mu?” Efsun bir abla gibi genç kızı koruma altına almaya karar vermişti. Bu adamların ne yapacağı belli olmazdı ki Asya güzel bir kızdı. Ona göz koymak isteyenlerin gözünü oymakta kendi vazifesiydi.

Onlar arabadan indiklerinde Şeker Hanım ilk kez tedirgin olmuştu. Bu kadar kalabalık aileden sadece üç kişi olarak kız istemeye gelmişlerdi. Konağın avlusuna girecekleri zaman hemen arkalarından gelen güçlü araba sesleriyle bakışlar gelen arabalara dönmüştü. Peş peşe duran askeri araçlar Engin’in gülümsemesine neden olurken kardeşleri ve annesi şaşkınlıkla arabalardan inen adamlara bakmıştı. Hepsi uzun boylu deyi yerindeyse çakı gibi delikanlıydı. Üzerlerinde askeri üniforma yerine tamamen siyah olan takım elbiseler olan adamlar Engin’e doğru yürümeye başlamıştı. En öndeki arabadan inen Albay dışında hiçbirinde kamuflaj yoktu. Adam gözlüğünü çıkararak Engin’e doğru ilelerken genç adam esas duruşa geçerek adama selam vermişti.

“Rahat asker, hadi gidip gelinimizi alalım.” Albay öne çıkarken Şeker Hanım bir zamanlar kocasının arkadaşı olduğunu hatırladığı adamı görünce duygulanmıştı. Az önce kendisini yoksun hissederken şimdi ondan güçlüsü yoktu. Onu sırtını silahlı kuvvetlerine dayamıştı, sırtı nasıl yere gelebilirdi ki.

“Devre, sonunda seni de veriyoruz öyle mi?” Engin arkadaşının sözlerine gülerek başını sallamıştı. Minnetle silah arkadaşlarına bakarken kardeşi Asya’nın sözleri hepsini güldürmüştü.

“Yengemin erkek kardeşlerinden sayıca üstün müyüz şimdi?” Efsun’a sorarken ona dönen bakışlardan pek sessiz bir soru olmadığını anlamıştı. Mahcup bir şekilde bakışlarını kaçıran genç kız Sercan’ın onaylamaz bakışlarıyla küçük çocuk gibi ona dil çıkarmıştı.

“Hadi geçelim, herkes sizi bekliyor.” Efsun’un uyarısıyla konaktan içeriye girdiklerinde erkekler ve kadınlar ayrı bölümlere alınmış bir şekilde oturuyordu. Efsun kapıdan girer girmez dikkatleri üzerine çekmişti. Özellikle ananesiyle göz göze geldiğinde yaşlı kadının ıslanan gözlerini görünce hızlı adımlarla ona ulaşarak kadının elini öpüp sıkıca sarılmıştı.

“Ananem…”

“Kızım gelmezsin sanıyordum.”

“Aşk olsun Selcan anne, Efsun benim kızım değil mi? Bizi bugün yalnız bıraksaydı darılırdım.” Şeker hanım kendisini karşılayan Sevim hanımla selamlaştıktan sonra anne yerine koyduğu Selcan hanımın elini öperek alnına koymuştu.

“Hoş geldin kızım, kaderde seninle dünür olmakta varmış.” Kadın sevgiyle yaşlı kadına bakarken arkadan Asya çırlamıştı.

“Ay benim tonton babaannem de buradaymış,” Selcan Hanım kızın yüzünü avuçlarının arasına alarak şefkatle öpmüştü. Onların bu samimi hallerini izleyen ağa eşleri şaşırsa da kimse ses çıkarmamıştı. Selcan hanım aşiretin en büyük hanım ağasıydı kimse ona saygısız davranmayı göze alamazdı.

“Serçe kızım hoş geldin. Ne kadar da güzel olmuşsun sen?”

“Efsun ablamdan güzel miyim?” Selcan hanım kendi torununa bakarken gülümseyerek karşılık vermişti.

“Efsun kızım hoş geldin.” Sevim hanım genç kıza sarılırken Efsun yutkunarak ona karşılık vermişti. Çisem ve diğerleri de onları selamlarken son olarak Azra Şeker hanımın elini öperek Asya ile tanışmıştı. Asya genç kızı gözünce istemsizce ıslık çalmak istemiş ancak onun ne yapacağını anlayan Efsun kolunu kıstırarak ona engel olmuştu.

“Vay anam, ağabeyim ne yaran yürek yakan olmuşta haberimiz yokmuş. Yengem esmer bomba şu güzelliğe bak.” Efsun kızın kısık sesle söylediklerine gülerken gözleri Çisem’le çakışmıştı. Genç kadının hamileliği epey ilerlemişti. İkili karşılıklı birbirine gülümserken kadınlar kendi aralarında sohbete başlamıştı. Azra heyecandan ne yapacağını şaşırmış durumdaydı. Sorulan sorulara kısa cevaplar veriyor kayınvalidesiyle göz göze gelmemeye çalışıyordu. Şeker hanımda daha ilk günden kanının kaynadığı genç kızın zarif hareketlerini izliyordu.

“Abla, isteme oldu kahveleri istiyorlar.” Ali’nin kapıdan seslenmesiyle Azra hızla yerinden kalkmıştı. Genç kız onca kişiye nasıl kahve yetiştirileceğini bilmezken Evin, Gül, Naz, Çisil, Çisem Hanım ağa olarak Efsun’u kolundan tuttuğu gibi ayağa kaldırıp peşinden mutfağa yönelmişti.

Efsun kolunu Çisem’den kurtarmaya çalışsa da hamile kadına zarar vermemek için sert hareket yapamıyordu.

“Kıpraşmayı bırak bizimle geliyorsun. Hem sana da pratik olur.”

“Çisem abla bırakır mısın lütfen ben erkek tarafıyım.”

“İyi ya Engin’e güzel kahve içiririz.” Efsun başını iki yana sallarken kapıdan çıktığı anda çarptığı bedenle duraksamıştı.

“Yavaş be!” genç kız duyduğu sesle başını çevirdiğinde kendisine şaşkınlıkla bakan bir çift kara gözle karşılaşmıştı.

“Efsun!” Efsun adını fısıltı gibi söyleyen Ali’ye bakmadan hızla mutfağa doğru ilerlerken üzerindeki birçok bakışın da farkındaydı. Özellikle genç kızın Kaleli sülalesini alaşağı etmesi, aileyi tamamen dağıtması herkesin dilindeydi. Kaleli ailesinin elinden her şeyini almıştı genç kız üstelik bunu yasal yollarla yapmıştı. Şu anda aşiretin en büyük toprak sahibi Efsun’du. Üstelik ona dokunamıyorlardı da. Herkese açık bir şekilde başına bir şey geldiği taktirde tüm mal varlığı toraklarda dahil Mehmetçik vakfına kalacağına dair vasiyet yazdığını el altından duyurmuştu. Şimdiyse tüm gözler onun üzerindeymiş gibi hissediyordu. Alt katta ki kalabalık mutfağa girdiğinde çalışanların kahveleri çoktan hazırladığını görünce göz devirmişti. Onun bu kalabalıkta ne işi olurdu.

“Ay Efsun çok güzel olmuşsun.” Naz şen şakrak bir şekilde genç kızı incelerken diğerleri de ona hak vermişti. Belki Efsun onlarla samimi olmuyordu ancak ailenin kızları oldukça samimi bir şekilde genç kıza davranıyordu.

“Teşekkür ederim.”

“Seni ilk kez elbise giyerken görüyoruz. Çok yakıştı hep giymelisin.”

“Sanmıyorum, benim mesleğimde etek giymek pek uygun olmuyor.” Efsun’un mesafeli konuşması kimsenin dikkatinden kaçmasa da onlar samimi olmaya devam etmişti. Çisem gözlerini kısarak genç kızın karşısına geçmişti.

“Seninle abla kardeş olduğumuzu düşünmüştüm.” Hesap sorarcasına konuşan Çisem’le Efsun tek kaşını kaldırarak genç kadına bakmıştı.

“Hayal kırıklığına uğramış gibisin.”

“Açıkça söylemek gerekirse evet uğradım. Senin daha cesur olduğunu sanırdım. Ama sen bir korkak gibi ortadan kayboldun.”

“Nasıl düşünmek istiyorsan düşünebilirsin. Kimsenin fikrini değiştirmek gibi niyetim yok.” Asya merakla onların yanına geldiğinde herkes susmuştu. Ne de olsa damadın kardeşiydi gelen.

“Ay niye sustunuz ki?” ocağın başındaki Azra’yı gören genç kız neşeyle yanına gitmişti. “Maşallah yengem afet gibi. Elini korkak alıştırma iyice tuzu dök.” Azra şaşkınlıkla genç kıza bakarken kimseyi umursamayan Asya kenarda duran tuzu olarak abisinin içeceği kahveye boca etmişti.

“Ne yapıyorsun?”

“Sen şimdi kıyamazsın, yılların intikamını alıyorum.” Asya göz kırparak genç kıza bakarken Çisil kolunu kızın omzuna atarak “Aferin kız, bu erkeklere yüz vermeye gelmiyor,” dediğinde Efsun onaylamaz bir şekilde ikiliye bakmıştı. Sırf meraktan mutfağa gelen Menekşe ve Zehra köşede durmuş memnuniyetsiz bir şekilde olanları izliyordu.

“Fazla dökmeseniz bari, bu yaşta bulduğu kocayı kaçırtacaksınız!” Zehra’nın alaycı sesi mutfağı doldururken ortam buz kesmişti. Çisem öfkeyle öne çıkarken Efsun genç kadının kolunu tutarak başını iki yana salladı.

“Sizi bu suratla alan bulunduğuna göre ay parçası gibi Azra ablayı da alan çok olur. Neyse ki abimin şansına düştü.” Asya Zehra’nın kim olduğunu bilmeden ona cevap verirken Efsun gülmemek için kendisini zor tutmuştu. Ancak diğerleri hiç çekinmeden genç kızın sözlerine gülerken Zehra yediği lafla hızla mutfaktan çıkmıştı.

“Ay kim bu kaknem kadın? Ne çirkin zihniyeti varmış.” Asya sorarken Çisem kızın koluna girerek “Bak hayatım her düşündüğünü ulu orta söylememelisin. Diline hakim olmazsan başın derde girer. Sana abla tavsiyesi.” Çisem’in uyarısıyla genç kız Efsun’a dönmüştü. Ondan yardım ister gibi bir hali vardı. Nedense Çisem’in zarif ses tonunun altından gelen uyarıyı iliklerine kadar hissetmişti.

“Kusura bakma abla ama başkalarıyla dalga geçeni görünce aynası olmak istiyorum. Zihni kirli olana cevap vermeden duramam.” Çisem başını iki yana sallarken kahveleri yapan Azra öne çıkarak “Ben soğumadan şunları götüreyim dedi. O sadece kendi babasına, ağabeyine, Albay’a ve Engin’e kahve verecekti. Diğer misafirlere çalışanlar kahvelerini dağıtmaya başlamıştı bile. Engin hayranlıkla sevdiği kıza bakarken arkadaşlarının boğazını temizlemesiyle kendisine gelmişti. Birçok aşiret ağası vardı orada. Bu durum canını sıkmıştı. Azra’nın bunca kişinin içinde kendisine de olsa kahve dağıtacak olmasından hoşlanmamıştı.

“Ali!” Engin kapıdan içeri girmek üzere olan genç kızı gösterirken genç adam başta ne söylemek istediğini anlamasa da Engin dayanamayarak yerinden kalkıp kızdan kahve tepsisini almıştı. Azra şaşkınlıkla genç adama bakarken Engin “Hangisi benim,” diye sorduğunda kız “kurdeleli olan,” diyerek tepsiyi genç adama bırakmıştı. Ağalar şaşkın bir şekilde genç adama bakarken ilk kez damat adayının kahve dağıttığını görüyordu.

“Albayım!” Albay genç adama gururla bakarken Hikmet beye ve Erhan’ın da kahvesini önüne koyarak kendi kahvesini alıp yerine oturmuştu. Adamlar şaşkındı. Engin’in silah arkadaşları gülüyordu. Genç adam kızgın olsa da belli edemiyordu. Fincanı tek dikişte içerken ne ağzındaki tuz umurundaydı ne de kahvenin sıcaklığı. Damarında dolaşan kıskançlığı ilk kez yaşıyordu.

“O zaman yüzüklerimizi takalım. Malum söz nişan bir arada olacak.” Hikmet bey ayaklanırken hep birlikte avluya çıkmışlardı. Kadınlar balkonlardan onları izlerken aşağıda başta anneler olmak üzere ailenin kızları ve gelinlerinden başka kimse yoktu.

“Albayım siz takın yüzükleri.” Hikmet bey rica ederken adam ailenin en yaşlısını göstererek “Selcan Hanım varken bana düşmez,” diyerek kadına yüzükleri uzatmıştı. Yaşlı kadın yüzüğü takarken makası Albay’a vererek onun kurdeleyi kesmesini istediğinde herkesin gönlü olmuştu. Engin parmağındaki yüzüğe gülümseyerek bakarken aile üyeleri birden etrafını sarmıştı. Tebrik edenler, hediye verenler sıraya girerken daha düğün olmadan birçok takıları olmuştu. Şeker hanım gelinine hediyesini takarken gözleri onun üzerindeydi.

“Kocamın hediyesiydi. Yıllardır Engin’imin evlenmesini bekliyordum. Sağlıkla kullan,” diyerek oldukça geniş bir trabzon hasır setini genç kadının bileğine ve boynuna takmıştı. Ortasında ki taşlar setin gerçekten de eski olduğunu vurguluyordu. Şeker hanım seti temizlettiği için ilk günkü gibi genç kızın boynunda parıldıyordu.

“Anne!” Engin annesine inanmaz bir şekilde bakarken Azra takının aile için oldukça değerli olduğunu anlamıştı. Kadının elini öperken Şeker Hanım genç kızın yanaklarını öperek “Ailemize hoş geldin kızım,” dedi. Sevim hanım duygulanarak kızına bakarken içi rahatlamıştı. İlk göz ağrısı kızı mutlu olacaktı. Ona sahip çıkacak, ardında duracak bir annesi olacaktı. Erhan damat adayına oldukça kaliteli bir saat takarken diğer aile üyeleri de küçük çaplı takılar takmıştı.

Kalabalık dağılmaya başladığında herkes oldukça yorgundu. İlk olarak Albay ve askerler oradan ayrılırken diğer ağalar ve eşleri de onların peşinden kalkmıştı. Hikmet bey dünürü olacak kadına dönerek “Şeker Hanım, hazır buradasınız yarın akşam yemeğinde düğün işini da konuşalım. Malum hayırlı işler geciktirmeye gelmez.” Şeker hanım adamın sözleriyle başını sallamıştı.

“Haklısınız Hikmet Bey, tarihi gitmeden kararlaştırmak iyi olur. Ona göre hazırlıklarımızı yaparız.”

“Hikmet Bey benim yakında Ankara’ya görevlendirmem olacak. İzniniz olursa haftaya Azra ile ev bakmak için Ankara’ya geçelim.”

“Ankara mı?” Azra genç adamın başka yere görevlendirmesi olduğunu biliyordu ancak Ankara olduğunu bilmediği için yorum yapmamıştı. Engin genç kızın sorusuyla ona dönmüştü.

“Evet, senin iş yerine yakın bir ev tutarız olmaz mı? Satın almak isterdim ancak birkaç sene sonra nereye gönderilirim bilmiyorum.”

“Gerek yok, bizim zaten orada evimiz vardı. Orada da oturabiliriz.”

“Söz konusu bile olamaz Azra, kendimize yeni bir düzen kuracağız. İsterseniz o ev durur istersen kiraya verirsiniz.” Azra genç adamın taviz vermez duruşu yüzünden sessiz kalmıştı.

“Engin haklı yeni bir ev bakın siz. Hem ilerde kardeşlerin o eve gelmek isteyecektir düzenleri bozulmasın.”

“Ama baba ev dururken…”

“Azra lütfen.” Engin araya girerken genç kız sıkıntıyla nefesini dışarıya vermişti.

“Peki siz nasıl derseniz öyle olsun. Ne zaman görevlendirme alacaksın?”

“Üç ay içinde olmasını bekliyorum.” Hikmet bey genç adamı onaylarken Şeker Hanım düğünün üç ay içinde olacağını anlamıştı. Gerçi o hazırlıklarını yaptı sayılırdı ancak hala çok eksik vardı. Yıllardır oğlunun gönderdiği paralarla birikim yapıyordu. Gelinine hediye alacak kadar da evi düzecek kadar da birikimi vardı çok şükür. Elbette bey kızına yettiremeyebilirdi ancak ailenin alçak gönüllü olması kadının içini rahatlatıyordu. Ne gelini olacak kız ne de ailesinin aşırı istekleri yoktu. Eğitim seviyesi yükselen insanların görgüsüzlüğü de azalıyordu. Aşırıya kaçmayacaklarını düşünen kadın oğlunun parlayan gözlerine mutlulukla bakmıştı.

“Biz kalkalım o zaman geç oldu. Yarın ayrıntıları görüşürüz.” Şeker hanım yerinden kalkarken çocuklarıyla birlikte Efsun da ayaklanmıştı.

“Efsun kızım sen nereye?” Sevim hanım üzgün bir şekilde sorarken genç kız duraksayarak kadına bakmıştı.

“Lojmanda kalıyorum Sevim Hanım. Geç olmadan bende gideyim.”

“Bu akşam burada kalsaydın torunum?” Selcan hanım nemli gözlerle genç kıza bakmıştı. Efsun ananesinin ıslanan gözlerine dayanamazken kadına sıkıca sarılarak “Yine gelirim seni görmeye anane, yapma böyle,” dediğinde kadın genç kızı bağrına basarak “Bu gece yanımda kal kızım, eskisi gibi koyumda uyu olmaz mı?” dedi. Geceden beri bakışlarını Efsun’dan çekmeyen Ali oldukça düşünceliydi.

“Yarın erkenden eğitimim var anane, söz yarın akşam gelip seninle kalacağım.”

“Ne eğitimi?” bunu soran Suat’tan başkası değildi. Onların eğitimleri çoktan bitmişti. Efsun’un ne eğitimine gireceğini merak ediyordu. Gürsel ve diğerleri de dikkatle genç kıza bakarken Engin tedirgin olan genç kız adına cevap vermişti.

“Efsun özel harekât birimine seçildi, onun eğitimlerine giriyor.”

“Özel harekât mı?” Gürsel ve Suat hızla yerinden kalkmıştı. Ali aldığı haberle gözlerini kapatırken sakin kalmaya çalışıyordu. Erhan bakışlarını kardeşine çevirirken başını iki yana salladı. Hikmet bey ve diğerleri de genç kızın bu kararına şaşırsa da bir şey diyememişti.

“Nereden çıktı bu konu? Sen başarılı bir polistin…” Gürsel’in sert çıkan sesiyle Suat’ta onu onaylamıştı.

“İlk kez sizin ağzınızdan iyi bir polis olduğumu söylediğinizi duyuyordum. Çok şaşırtıcı,” dediğinde bu kez Suat çıkışmıştı.

“Konuyu değiştirme Efsun, özel harekât ne?”

“Niye yakıştıramadın mı?” konunun uzayacağını anlayan Erhan yerinden kalkarak bakışlarını genç kıza dikmişti.

“Hazır buradasın şu konağın devrini yapalım. Belgeler hazırdı, imzala da işleme koyalım. Ali sende gel avukat olarak şahit ol.” Genç adamın sözleriyle bakışlar ona dönmüştü. Koca konağı hiç düşünmeden Efsun’un üzerine vereceğine inanamıyorlardı. Hikmet bey gururla genç adama bakarken Sevim Hanım da iç çekerek Selcan hanımın elini sıkmıştı. Yaşlı kadın başını kaldırıp çocukluğunun geçtiği taş duvarlara bakmıştı.

“Konak ananemin, ona devredin.”

“O da torunu olarak sana devretmemizi istiyor. İlerde zaten senin olacak. İki iş çıkarma başımıza.” Erhan’ın kesin sözleriyle genç kız yutkunmuştu. Engin ve diğerleri ne olduğunu anlamazken Engin yerinden kalkarak Efsun’a yaklaşmıştı.

“Ne oluyor?”

“Sonra anlatırım, hadi ne gerekiyorsa imzalayayım da gidelim.” Efsun ve Erhan arka arkaya çalışma odasına giderken Ali de onları sessizce takip ediyordu. Engin’e kısa bir bakış atan genç adam “Sende gel, şahit olursun,” dediğinde Engin anlamasa da onların peşine takılmıştı. Erkek kardeşleri de onları takip ederken salon birden boşalmıştı.

Erhan çekmeceden çıkardığı dosyayı genç kızın önüne bırakırken Efsun masanın üzerindeki kalemi alarak sayfaları imzalamaya başlamıştı.

“Okumayacak mısın?” Erhan tek kaşını kaldırarak imayla genç kıza bakarken Efsun omzunu silkerek cevap vermişti.

“Daha önce okumuştum neden vakit kaybedeyim?”

“Sen bilirsin, sonra bir şey olursa başıma kalkamazsın. Senin tercihin bu imzalar!” Efsun adamın sözleriyle kısa bir duraksama yaşarken Erhan’ın alaycı bakışları karşısında sinirlenerek birçok belgeye imza atmıştı. İmza atması bittiğinde neden bu kadar çok imza attığını düşünmeye başlamıştı. Altı üstü bir tapu alacaktı.

“Engin, Ali sizde şu iki belgeyi imzalayın!” Engin Efsun’un imza atmasının rahatlığıyla kendine gösterilen yere imza atmıştı. Genç adam mutluluk sarhoşuyken hiçbir şeyi sorgulayacak durumda değildi. Aynı şekilde Ali de kızın özel harekata katılması haberiyle sarsılmış olduğu için mesleğini unutmuştu. Abisinin gösterdiği yere imza atarak geri çekildiğinde Erhan dosyayı alarak kilitli çekmecesine koymuştu.

“Hayırlı olsun!”

“Dosyayı bana vermeyecek misin?”

“Henüz işleme alınmadı, yarın akşam yemeğinde veririm. Tekrar tebrik ederim.” Erkan ve diğer kardeşler sanki kendileri konağı devretmiş gibi rahatlamıştı. Şu lanet konak ağabeylerinin üzerine olduğu sürece karılarının dırdırlarını dinlemişlerdi.

“Hadi gidelim Engin, burada işimiz bitti.” Genç kız çalışma odasından çıkarken Ali eli kolu bağlı bir şekilde arkasından bakmıştı. Ertesi gün onları bekleyen sürprizden habersiz bir şekilde içten içe kendisini yiyip bitiriyordu. Onların hikayesi böyle bitmemeliydi. Belki de her bitişin yeni bir başlangıcı olacağını bilmeden öylece giden kızın ardından baktı.

***

Bölümü nasıl buldunuz? Yorum yazarsanız sevinirim. Teşekkür ederim.  



Yorumlar

  1. Yaaa kesin ağamız evlendirdi bu iki inatçı keçiyi merakla yeni bölümü bekliyorum emeğine sağlık 🥰

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende aynı fikirdeyim kesin evlendirdi 🤣🤣🤣

      Sil
  2. Ağam bence yaptı yapacağını erhan a hesap ta soramaz ağam uyardı oku diye Allah Allah

    YanıtlaSil
  3. Yine ve yeniden muhteşem bir bölümdü ağama hayran olduğum bu yılan eltiler ne olacak çok merak ediyorum

    YanıtlaSil
  4. Yeni bölümü sabırsızlık ile bekliyorum sevgili yazarım

    YanıtlaSil
  5. Sanki sürpriz bir evlilik var gibi😂😂

    YanıtlaSil
  6. Yb sabırsızlıkla bekliyorum 🥰❤️

    YanıtlaSil
  7. Ali ile efsun'u evlendirmiş gibi hissettim 😊

    YanıtlaSil
  8. Yeni bölümü sabırsızlıkla bekliyor olacağım

    YanıtlaSil
  9. Aysel harika bir bölüm olmuş hayırlı olsun ali efsunlu nikahı kıyıldı 😊

    YanıtlaSil
  10. Havva Nur Yıldız26 Kasım 2024 11:00

    Erhan, Ali ve Efsun ile nikahı için imza aldıysa şaşmam 🤣🤣

    YanıtlaSil
  11. Ellerine yüreğine sağlık canım,ay Erhan bunları evlendirmiş olmasın sakın çok güzel olurdu sabırsızlıkla yeni bölümü bekliyorum bakalım neler olacak

    YanıtlaSil
  12. Harika bir bolumdu yine yazarim emeğine sağlık

    YanıtlaSil
  13. Eline yüreğine sağlık Erhan efsun ile Ali'yi nikahladimi yoksa

    YanıtlaSil
  14. Evlendiler kesin ama nasıl 😁🙏

    YanıtlaSil
  15. En güzel yerinde kaldı, lütfen yeni bölüm çabuk gelsin

    YanıtlaSil
  16. Hikaye çok güzel severek ve ilgi ile okuyorum ama ben bir okurum ve bana yetmiyor 🙂

    YanıtlaSil
  17. Ahaaa evlendirdi bunları Erhan ağa

    YanıtlaSil
  18. Ellerinize sağlık muhteşemdi 😍

    YanıtlaSil
  19. Erhan ağa yapacağını yaptı hayırlı olsun emeğine sağlık canım yeni bölümü merakla bekliyorum

    YanıtlaSil
  20. Vavvvv muhteşem bölüm çokta hızlı geldi teşekkürler yazarımız harikasın nikah kıyıldı ali ve efsun hayırlı.l olsun...🥰❤️

    YanıtlaSil
  21. Bu evlilik içinse çok yanlış, kriz geçirir insan. Saygısızlık kitap olsa bile. Romantikleştirmek çok yanlış.

    YanıtlaSil
  22. Emeğinize güzel yüreğinize sağlık yine çok güzel bir bölümdü

    YanıtlaSil
  23. Kesin evlendirdi merak yeni bölüm bekliyorum

    YanıtlaSil
  24. Tek kelimeyle mükemmel bir bölümdü
    Aha kesin evlendirdi ağa bunları 😁

    YanıtlaSil
  25. Kesin evlendirdi,emeğine sağlık yazarım

    YanıtlaSil
  26. Erhan bir iş çevirdi bence ali ve efsun u evlendirdi mi yoksa emeğine yüreğine sağlık güzel bölümdü yeni bölümü sabırsızlıkla bekliyorum

    YanıtlaSil
  27. Allah'ım harika bir bölümdü. Gelecek bölüm Efsun'un eli kolu bağlanacak gibi 🤣💃🏻💃🏻💃🏻

    YanıtlaSil
  28. Ah efsun nikah defterine imza atmış olabilirmisin

    YanıtlaSil
  29. Yine harika bir bölüm olmuş severek okudum yeni bölümü merakla bekliyorum

    YanıtlaSil
  30. Emeğine sağlık harikaydı yazarım 🧡 Azra ve Engin sonunda nişanlandı😍 aha Erhan evlendirdi ikiliyi valla öğrenince şok olacaklar😂oo anneannesi in miraslarini aldı hep Efsun vasiyet ile de ağaları uzaklaştırdi kendinden birde bu ev üstüne geçti hepsinden zengin😂😍birde evlendi tam 😂 Engin'in ailesine bayıldım😍

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Erkan Ve Ahmet karilarinin dırdır insan kurtulduk diye seviniyorlar hala yüzlerini görememişler mi dirdirlari varmış sonuçta🤦🏻‍♀️

      Sil
    2. Yazarım watty de yayinlamiyor musun artık?

      Sil
    3. Efsun eğitimleri alıyor evlenince nasıl olacak acaba

      Sil
  31. Erham ağa bir numarasın şeytanın aklına gelmez yazarcım yine harika bir bölümdü yeni bölümü sabırsızca bekliyorum eline emeğine sağlık

    YanıtlaSil
  32. Acaba eski bölümleri tekrardan nasıl okuyabilirim wattpad de benim yarım kalmıştı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Wattpad de 70'e kadar var sanırım ama devamı burdan devam ediyor . Burda yok sanırım öncekiler ama emin değilim

      Sil
  33. şimdi biz ilk bölümleri nereden okuyacağız.

    YanıtlaSil
  34. Erhan ağa yaptı yapacağını galiba

    YanıtlaSil
  35. Çok güzeldi emeğine sağlık yeni bölüm çabuk gelsin

    YanıtlaSil
  36. Yeni bölüm ne zaman gelir acaba

    YanıtlaSil
  37. Erhan ağam o iki şaşkını evlendirdi galiba. Kendi ile enginde şahit olduysa. böyle gibi. konak mevzusuyla sınırlı olmasa gerek.

    YanıtlaSil
  38. Emeğinize yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Teşekkür ederim...