Merhaba arkadaşlar. Bölümü yayınlamak çok zoru oldu. Bu sitelerin bana bir garezi var sanırım. Nereye yayın yapmak istesem bir türlü yayınlayamıyorum. Bölümler yavaş yavaş gelmeye başlayacak arkadaşlar. Hafta içi günü belli olmamakla beraber bölümler gelecek. Bölüm durağan bir bölüm oldu. Bundan sonra biraz hareketleneceğiz. Keyifli okumalar!
***
Ne kadar zaman
olmuştu karşısında ki kadını görmeyeli? On mu, on beş, yirmi yıl mı? Belki çok
küçüktü ancak kendisine üstten bakan bu bakışların sahibini unutmasına imkan
yoktu. Elinde altın kaplama sapı bulunan bastonu sanki dekor amaçlı
kullanırcasına dimdik karşısında duruyordu. Yaşını gösteren tek şey saçlarına
düşen yer yer beyazlardı.
“Daha ne kadar
karşımda dikileceksin?” kadının otoriter sesi genç kızı kendisine getirirken
yaşadığı şoktan kendine gelememişti. Kızının şaşkınlığını fark eden Mehmet Bey
öne çıkarak kadının karşısına dikilmişti.
“Sizi buraya ne
getirdi Memnune Hanım?” Mehmet bey kadını umursamayarak sorarken kadın ters bir
bakış atarak cevap vermişti.
“İçeri buyur
etmeyecek misiniz?”
“Davetli biri
değilsiniz, sizi neden evime alayım?” adamın da sözleri kadın kadar ters ve
sert çıkmıştı.
“Torunumu almaya
geldim!” kadının sözleri komik geldiği için yaşlı adam gülmeye başlamıştı.
“Burada sizin
torununuz yok!” diyen adamla Efnan gerilerek bir adım annesine yaklaşmıştı.
Zeynep hanım kızını korumak istercesine arkasına alırken kadın dik bakışlarını
onlara çevirmişti.
“Şu hale bak
güzelim kızı ne hale çevirmişsiniz.” Kadın adamı duymazlıktan gelirken Efnan’a
doğru ilerleyerek “Seni almaya geldim, hazırlan…” dediğinde Efnan istem dışı
gülmüştü. Bu yaşına kadar kimseye kaba davranmamış, kimsenin kalbini kırmamaya
çalışmıştı ancak karşısında ki kadın sınırlarını zorluyordu.
“Sanırım yanlış
yere geldiniz hanım efendi, burada sizin torununuz yok. Kaldı ki küçük bir
çocuğu almaya gelmiş gibi davranıyorsunuz.”
“Benimle saygılı
konuş, baban hasta ve ölmeden seni görmek istiyor. Oğlumun son isteğini yerine
getireceksin.”
“Ben bir yer
gelmiyorum. Ayrıca benim babam tam karşınızda duruyor. Sizi tanımıyorum. Şimdi
evimden giderseniz sevinirim.” Kadın öfkeyle bastonunu yere vururken Efnan başı
dik bir şekilde kadının karşısında duruyordu.
“Bak buraya
gelmeye bayılmıyorum. Sizler ölmek üzere olan bir hastanın isteğini yerine
getirirsiniz diye düşündük. Hani hasta ziyareti sevaptı. Yabancı bile olsa onu
görmeye gelmelisin.”
“Neden yapayım
bunu? Daha bebekken beni bu kapıya attığınızda ileride ne olacağını
düşünmediniz mi? Helallik istiyorsa hakkım helal olsun. Ona minnettarım
sayesinde güzel bir ailenin içinde büyüdüm.”
“O zaman gel
babanı gör.”
“Size söyledim
benim babam burada. Şimdi gidin.” Mehmet bey kızının sinirden titremeye
başladığını görünce araya girmişti.
“Akşam üzeri
kızımla gelir hastanızı görürüz. Hangi hastanede yatıyor?”
“Baba ben bir
yere gitmek istemiyorum.” Efnan itiraz ederken kızını iyi tanıyan adam buruk
bir şekilde gülümsemişti.
“Senin üzerinde
hakkı olmasa da babandır Efnan. Sonradan pişman olacaksın görmediğine
biliyorum. Kısa da olsa gidip görmelisin.”
“Neden şimdi
değil de akşam?” kadın gözlerini kısarak onlara bakarken Zeynep Hanım bu kez
araya girmişti.
“Bunun hesabını
size verecek değiliz. Bizimde planlarımız, halletmemiz gereken işler var. Şimdi
izin verirseniz işimize bakmak istiyoruz. İyi günler!” kadına kapıyı gösteren
Zeynep Hanım yaşlı kadının daha da öfkelenmesine neden olmuştu. Kapıya
yönelirken söylenmeden de duramıyordu.
“Akşam gelmezsen
zorla aldırırım.” Kadın tehdit edercesine oradan ayrılırken Efnan hızla
babasına sarılmıştı.
“Neden onlara
gideceğimizi söyledin? İstemiyorum…”
“Senin kalbin
kin tutmaz kızım. Sonradan görmediğin için pişman olacağını sende biliyorsun.
Bırak Allah’ından bulsunlar, sen içini rahatlat.” Efnan babasının doğru
söylediğini elbette biliyordu ancak kabullenmek istemeyen genç kız buruk bir
şekilde annesine dönmüştü.
“Hadi kızım
yemeğini ye hazırlıkları yapalım. Bunların rahat duracağı yok.” Yaşlı adam karısını onaylarken Efnan oldukça
tedirgindi. Huzurlu hayatı bir anda tepetaklak olmuş hissediyordu.
İmtihan!
Efnan’ın aklına sadece Rabbinin onu imtihana tabi tuttuğu gelmişti. Ailesiyle
kahvaltısını yaptıktan sonra her şey çok hızlı olmaya başlamıştı. Açelya
yanında kuaförle gelerek Efnan’ın hazırlanmasına yardımcı olmuştu. Genç kız
oldukça dalgındı. Açelya onun bu dalgınlığından hoşlanmamıştı.
“Bir sorun mu
var?” Açelya’nın seslenmesiyle genç kız kendine gelmişti.
“Bir şey mi dedin
Açelya abla?”
“Neden dalgınsın,
kötü bir şey mi oldu?” kuaföre yer göstererek elindeki çantalarını bırakmasını
söylemişti. Efnan kadının elindeki çantaya sıkıntıyla bakarken Açelya’ya cevap
verdi.
“Önemli bir şey
yok abla, sanırım heyecan yaptım.” Açelya ona inanmasa da başını sallamıştı.
“Efnan hanım
hazırlıklara başlamamız gerekiyor.” Kadının uyarısıyla genç kız gösterilen yere
otururken Açelya camın kenarına geçerek onları izlemeye başlamıştı. Efnan
aynanın önüne oturarak kadına izin verdiği ölçüde kendisine küçük dokunuşlar
yapmasına izin vermişti. Efnan makyaj yapmak istemiyordu, sadece birkaç küçük
dokunuş…
“Kıyafetinizi
giyebilirsiniz,” diyen kadınla Efnan kadının sözleriyle Ahmet’in kendisi için
alıp gönderdiği kırık beyaz elbiseyi koruyucusundan çıkararak banyoya geçmişti.
Genç kız üzerini değiştirdikten sonra odaya döndüğünde Açelya ona hayranlıkla
bakmıştı.
“Çok güzel
oldun,” diyen kadınla Efnan utanmıştı.
“Şöyle geçin
başınızı da yapalım,” diyen kuaför kızın başörtüsünü yaparken genç kız yüksek
topuz yapılmasına izin vermemişti. Oldukça sade bir örtü taktırmıştı. Genç kız
hazır olduğunda Açelya kızın kendisine dönmesiyle yutkunmuştu. Efnan’ın öyle
bir bakıyordu ki genç kadın ne söyleyeceğini bilememişti. Efnan Açelya’nın
sessiz kalmasından tedirgin olarak “Abla nasıl olmuşum?” dediğinde Açelya
boğazını temizleyerek “Ahmet’e acımaya başladım, seni saklayacak bir yer
bulamayacak.” Efnan kadının ne demek istediğini anlamayarak aynaya bakmıştı.
“Kötü mü olmuş?”
kuaför gülümseyerek genç kıza cevap vermişti.
“Çok güzel
oldunuz Efnan Hanım, şimdiye kadar hazırladığım en sade ve güzel gelin siz
oldunuz. Umarım çok mutlu olursunuz.”
“Teşekkür
ederim, elinize sağlık.” Kadın eşyalarını toplayarak kapıya yöneldiğinde Açelya
onu geçirmek için peşinden gitmişti.
“Abla…”
“Birazdan yanına
geleceğim, sen otur bayılacak gibi duruyorsun.” Genç kız hızla otururken Açelya
onun bu hareketine gülümsemişti.
Zaman sanki hiç
geçmiyordu. Genç kız kolunda ki gümüş kemerli saatine bakarken henüz öğlen
olmak üzere olduğunu görünce sıkıntıyla iç çekti.
“Sakin ol Efnan,
sakin ol… Sadece bir imza…” kendi kendini sakinleştirmeye çalışırken dış
kapının zilini duyunca birden yerinden kalkarak titreyen ellerini birbirine
bağlayarak beklemeye başlamıştı. Birkaç dakika sonra odasını kapısı
tıklatıldığında içeriye annesi gelmişti.
“Anne?”
“Amcanlar geldi
kızım, Ahmet salonda seni bekliyor. Baban nikah memurunu eve çağırmayı
istiyor.” Efnan babasının isteğini hemen kabul etmişti. Evden dışarıya çıkmak
onu geriyordu. Üzerinde ki kıyafeti ne kadar az kişi görürse onun için o kadar
iyiydi. Genç kız odasında dolanırken derin derin nefes almaya başladı.
Kapısının tıklatılmasıyla genç kız annesine dönmüştü.
“Kızım bizi
bekliyorlar,” derken odanın kapısı açılarak içeriye babası girmişti. Mehmet bey
kızını görünce hüzünlü bir şekilde gülümsedi. Efnan babasının nemlenen
gözlerine bakarak utangaç bir şekilde gülümserken Zeynep Hanım baba kıza
duygulanarak bakmıştı. Mehmet bey onunla evlendiği için her aman şükretmişti.
Sayesinde anne olma mutluluğunu tattığı için kocası için dua etmediği tek bir
günü bile olmamıştı. Şimdi ellerinde büyüyen kızını evlendiriyordu. Kan bağı
olmasa da Efnan onun gönlünde doğurduğu evladıydı.
“Kızım çok güzel
olmuşsun,” diyen adam genç kıza yaklaşarak ellerinden tutmuştu. Avucunun
içindeki elleri kaldırarak göz hizasına tutmuştu.
“Şu eller ne
zaman bu kadar büyüdü, ufacıklardı…”
“Baba yapma…”
“Çok mutlu ol
kızım, ben Ahmet’in seni mutlu edeceğine eminim, sende onu mutlu edeceksin.
İkiniz…” Efnan babasının ağlamak üzere olduğunu fark edince dayanamayarak hızla
adama sarılmıştı. Efnan başını yaşlı adamın omzuna gömerken Mehmet Bey kızının
sarılışıyla susarken Efnan “Biliyorum baba, benim için artık endişelenmeni
istemiyorum. Hem bak en sevdiğin yeğeninle evleniyorum işte.” Efnan işi şakaya
vurmak isterken Mehmet Bey gülerek geri çekilmişti.
“Doğru en
sevdiğim yeğenime kızımı veriyorum. Hele seni bir üzsün canına okurum onun.
Senden daha kıymetlim yok benim.” Efnan gülümseyerek babasının eline uzanıp
öptü.
“Hadi ama daha
ne kadar bekleteceksiniz adamları. Memur gelmiştir şimdiye kadar.” Zeynep hanım
baba kızı uyarırken Mehmet Bey karısına hak vermişti.
“Hadi kızım,”
adam kolunu kırarak Efnan’ın girmesin beklerken Efnan babasının koluna girerek
odadan çıkmıştı. İkinci kat merdivenlerinden aşağıya inerken salondan gelen
sesler kulağına ilişmişti. Merakla babasına bakarken nikahın kıyılacağı salonun
kalabalık olduğunu anlamıştı.
“Oğlum bir dur
otur şöyle, başımızı döndürdün.” Gülay hanımın uyarısı genç kızın kulağına
kadar gelmişti. İkili salonun kapısına geldiğinde ortada dönüp duran genç adam
kapıdan giren kişileri görünce olduğu yerde donup kalmıştı. Efnan bakışlarını
kaçırırken yutkunarak kuruyan boğazını ıslattı. Genç adam kendisine doğru ağır
adımlarla gelen kıza hayran bir şekilde bakarken gözündeki ışığın farkında
değildi.
“Şişt ağzını
kapat,” Akasya arkadaşının donup kaldığını görünce araya girip onu sonradan
utanacağını bir davranışta bulunmaması için uyarmıştı.
“Hıhh…”
“Ağzını kapat
diyorum.”
“Çok güzel değil
mi?” Ahmet’in dalgın bir şekilde sorması Akasya’nın şiş göbeğini tutarak
gülmesine neden oluştu.
“Çok kısmetli
olduğunu söylemiştim. Şu güzelim kıza yazık olacak senin gibi biriyle evlendiği
için.” Ahmet kaşlarını çatarak yanında ki arkadaşına dönmüştü.
“Benim gibi biri
derken? Ne varmış bende?”
“Bilmem onu da
sen bul.” Ahmet önünde duran ikiliye bakışlarını çevirirken amcası gözünün
içine bakıyordu. Genç adam adamın bakışlarında ki hüzünle canının yandığını
hissetmişti.
“Amca?”
“Sana en
kıymetlimi emanet ediyorum Ahmet, ona gözün gibi bakacağına inanıyorum. Kızım
önce Allah’a sonra sana emanet. Emanetime sahip çık.”
“Emanetin
emanetimdir amca, gözün arkada kalmasın.” Kızının elini genç adamın elinin
içine bırakırken genç adam uzun zaman sonra ilk kez bu kadar heyecanlandığını
hissetmişti. Avucunda ki elin titreyişini hissedebiliyordu. Bakışları yanında
ki kıza dönerken onun tek odak noktası amcasıydı.
“Hadi oğlum
memur beyin başka nikaha yetişmesi lazım. Kıyalım şu nikahı.”
“Ay evet,” diyen
Akasya ellerini çırparken Onur karısının heyecanına gülerek karşılık vermişti.
Sefa ve Asya Hoca da iki genci yalnız bırakmamıştı. Asya Açelya’nın yanından
ayrılmazken sürekli geçmişle alakalı soru sorarak genç kadını darlıyordu.
“Asya kadını
rahat mı bıraksan artık?” Sefa karısını uyarırken Asya’nın yüzü asılmıştı.
“Ne yapayım
Sefa, geçmişi anacak kimse kalmadı hayatımda.” Genç adam yüzü asılan karısının
omzuna kolunu atarak şakağını öpmüştü.
“Hayatım, belli
ki Açelya Hanım eskiyi hatırlarken üzülüyor. Onu üzmeyelim değil mi?” Açelya
bakışlarını kaçırırken hala Asya’nın yanında ki adama alışmaya çalışıyordu. Ona
göre Sinan’dan başkası genç kadının yanında duramazmış gibi geliyordu.
“Ben
düşünemedim, özür dilerim.”
“Sorun değil
Asya,” Açelya üzülen genç kadına buruk bir şekilde gülümserken memurun boğazını
temizlemesiyle bakışlar nikah masasına oturan ikiliye dönmüştü.
“Şahitlerinizi
de alalım.” Ahmet Akasya ve Onur’a bakarken Efnan’ın gözleri Açelya’ya
takılmıştı.
“Açelya abla,
sen nikah şahidim olur musun?” Açelya şaşırarak kıza bakarken başını sallayarak
masaya doğru ilerlemişti. Ahmet’in işaretiyle Akasya ve Onur da onların yanına
gelmişti.
“Ay unuttum.”
Akasya telefonunu çıkararak Alya’yı görüntülü arayarak Suna’ya vermişti. Suna
oldukça dalgın bir şekilde olayları seyrederken onun dalgınlığı aile
büyüklerini üzmeye yetmişti. Şahitlerle nikah kısa sürede kıyılırken yeni evli
çift ayaklanarak tebrikleri kabul etmişti. İki gencin kalbi heyecandan kuş gibi
çırpınırken Ahmet nikah boyu bırakmadığı elin sıcaklığını kalbini içinde
hissediyordu.
“Allah mesut
etsin,” nikah memurunun sözleriyle Ahmet adama gülümseyerek karşılık verdi.
“Amin,” Efnan sessizce
duasını ederken Mehmet bey ve Zeynep hanım ikiliye sarılarak onları tebrik
etmişti. Gülay hanım yerinden kalkamadığı için oturduğu yerden yaşlarını
silerken yanında oturan kızını dürterek yandaki çantayı işaret etmişti. Suna elinden
geldiğince gülümseyerek ikiliye yaklaştı. Önce kardeşine sıkıca sarılarak “Mutlu
ol,” dileğinde bulunurken genç adam buruk bir şekilde ablasına bakmıştı.
“Sende abla, her
zaman mutlu ol,” dedi. Suna başını eğerek kısa bir an soluklanmıştı. Bakışlarını
yeniden kaldırdığında bu kez Efnan’a dönmüştü. Efnan utangaç bir şekilde genç
kadına bakarken Suna sıkıca genç kıza sarılarak “Allah mutlu etsin Efnan, seni
kardeşim gibi gördüğümü biliyorsun. Bundan sonra her zaman yanında olacağım.”
“Allah razı
olsun abla,” diyen genç kız Suna’nın elini sıkıca kavramıştı. Genç kadının
keyfi olmadığını salona ilk girdiğinde anlasa da nedenini sormaya fırsatı
olmamıştı. Elbet boş bir anında nedenini soracaktı. Kardeşinin nikahında şen
şakrak olması gereken kadının yüzü oldukça somurtuktu. Suna elini çekerek
çantadan çıkardığı takıları genç kızın koluna geçirmeye başlamıştı. Efnan
itiraz etmeye çalışsa da Suna annesini işaret ederek “Bunları takmazsan
kayınvaliden çok üzülür,” dediğinde Efnan’ın gözleri Gülay hanıma dönmüştü. Kadın
heyecanla onlara bakıyordu. Efnan yanında arkadaşlarıyla konuşan Ahmet’i dürterken
genç adam merakla çiçeği burnunda karısına dönmüştü.
“Bir şey mi oldu
Efnan?”
“Annemlerin
elini öpmeyi unuttuk,” Efnan sessiz bir şekilde genç adam söylenirken Ahmet
kendi anne babasına bakarak gülümsemişti. Genç kızın elini sıkıca kavrayarak kanepede
oturan annesine doğru ilerlemeye başlamıştı. Efnan utansa da genç adama ayak
uydurmuştu.
“Öpelim anne,”
Ahmet annesinin elini öperken yaşlı kadın oğlunun yüzünü kavrayarak yanaklarını
öpmüştü.
“Ölsem de gözüm
arkada kalmaz oğlum. Allah senden razı olsun, şu günü bana yaşattın ya…”
“Gelinini
beğendin mi Gülay sultan?” Ahmet annesi ile şakalaşırken gülerek babasına
dönmüştü. Hilmi bey oğluna sıkıca sarılırken Efnan’da Gülay hanımın elini
öpüyordu.
“Allah razı
olsun kızım,” kadın genç kızın yanaklarını öperken kulağına fısıldamıştı. Efnan
geri çekilerek annesine bakarken kadının gözleri oğluna takılmıştı. Efnan onun
baktığı yere gözlerini çevirdiğinde babasıyla gülerek konuşan genç adama
takılmıştı gözleri.
“O nasıl söz
anne, ne hakkı?”
“Oğlumun yüzünü
güldürdün ya hakkın ödenmez. Sizin iş konuşulduğundan beri oğlum eski haline
döndü.”
“Allah sizden de
razı olsun anne,” genç kız arkadaşlarıyla da görüşürken Açelya kenarda durmuş
genç kızı izliyordu. Efnan her zaman olduğu gibi oldukça naif hareketlerle
misafirleri ağırlarken bir yandan da utandığı için kızaran yanaklarını elinin
tersiyle soğutmaya çalışıyordu.
Açelya ile göz
göze geldiklerinde genç kız ağır adımlarla ona doğru ilerlemeye başladı. Açelya
genç kızın yürürken süzüldüğünü düşünmeye başlamıştı.
“Neden burada
tek başına duruyorsun?”
“Uzaktan izlemek
daha keyifli oluyor. Sohbet edecek havamda değilim.” Efnan genç kadın gibi
sırtını dolaba yaslayarak salonda gülerek konuşan insanlara bakmaya başlamıştı.
“Herkes ne kadar
da mutlu?” Açelya genç kızın sözleriyle ona bakmıştı.
“Sen değil
misin?” Efnan hafif gülümseyerek “Ben… İçimde garip bir hüzün var. Ailemi
geride bırakmış gibi hissetmem normal mi?”
“Aileni geride
bıraktığın yok Efnan, sadece kendine yeni bir yol çiziyorsun. Ahmet iyi birine
benziyor.”
“Öyle, her zaman
iyiydi. Çocukluğunda da…” Efnan sözlerini fark edince susmuştu. Açelya kızın
kızaran yanaklarına hayranlıkla bakarak devam etmişti.
“Birbirinize çok
yakıştınız.”
“Teşekkür
ederim, darısı senin başına.”
“Ben o gemiyi
çoktan yolculadım, siz mutlu olun.” Efnan genç kadının ellerini tutarak gözlerine
odaklanmıştı.
“Henüz yolun
başındasın Açelya abla, yalnızlık sadece Allah’a mahsustur. Sende gönlüne uygun
birini bulacaksın.”
“Aramıyorum
Efnan, ben böyle iyiyim..” Efnan cevap vereceği sırada kapıya indirilen sert
yumruklarla koruyla yerinde sıçramıştı. Açelya hızla genç kızı arkasına alıp
belindeki silahı çıkarırken Mehmet Bey ve Hilmi Bey de öne çıkmıştı. Ahmet
hızla Efnan’ın yanına giderek onu arkasına almıştı.
“Ne oluyor?”
“Suna!” genç
kadının adı dışarıdan yükselirken Ahmet’in bakışları hızla ablasına dönmüştü. Genç
kadın oldukça endişeli bir şekilde ailesine bakarken Açelya durumu anlayarak
hızla kapıya yönelmişti. Sonrasında ise karşı konulmaz bir arbede onları içine
çekmişti.
***
Bölümü nasıl buldunuz? Yorumlarınızı bekliyorum. Yeni bölümler için tavsiyenize, yorumlarınıza ihtiyacım var. Sanırım yazmak için biraz teşvike ihtiyacım var. Seviliyorsunuz.
Yaa merak ettim şimdi neler oluyor emeğine sağlık 🥰
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilYeniden satırlarını okumak güzel efnanı ve Ahmeti özlemişiz
YanıtlaSilBende yazmayı özlemişim. :)
YanıtlaSilUzun zamandır kitap okuyamiyordum ilaç gibi geldi teşekkür ederim
YanıtlaSilEmegine sağlık özlemiştim hikayeyi yeni bölümlerini bekliyorum Biz daha önce açelya ve suna yi okuduk mu ben hatirlayamadim
YanıtlaSilAçelya Efnanin koruması, Suna da Ahmet'in ablası. Okudunuz ama hatırlayamadınız demekki.
SilCok ozlemisim kalemini yazarim harika bir bölümdü emeğine sağlık
YanıtlaSilUzun zaman sonra sizin kaleminizden okumak iyi geldi
YanıtlaSilŞimdi çok mutluyum çok özlemişim emeğine yüreğine sağlık
YanıtlaSilEline emeğine sağlık özlemiştik merakla gerisini bekliyoruz sağlıklı kalın inşaallah
YanıtlaSilÇok güzeldi emeğine sağlık, hikayeyi özlemiştik
YanıtlaSilEmeğine sağlık harikaydı valla özlemişim ♥️yuzsuzler ya kızı terk etmişler şimdi gel diyorlar 😡ay sonunda evlendiler valla şapşal aşıklar ♥️😅 Sunanin kocası niye geldi ya 😒😡
YanıtlaSilSite değişmiş daha kolay giriliyor valla şuan 😅❤️
YanıtlaSilYa ne çok özlemişim şükür kavuşturana
YanıtlaSilYazarcım kalemini çok özledimiştim çok iyi geldi Ahmet ve Efnana kavuşmak çok merak ettim Sunayla ne olabilir bu gürültünün sebebinide harika bir bölümdü emeğinize sağlık
YanıtlaSilÖzlemişiz yazarcım hoşgeldin tekrar
YanıtlaSilÖzlemişim yazarcım
YanıtlaSilHikayelerinizi özlemişim hoşgeldin canım
YanıtlaSilYine muhteşemdi ellerine emeğinize sağlık...ruhuma ilaç gibi geldi yeni bölümü sabırsızlıkla bekliyorum sevgiyle kalın ❤️😘
YanıtlaSilBu hikayenin ilk bölümlerini nasıl okuyabiliriz
YanıtlaSilEline emeğine yüreğine sağlık
YanıtlaSil